Anasayfa
» Belek
» Bodrum
» Datca
» gunluk
» Kas
» Lara
» Marmaris
» Nereye gitmeli
» Tatil onerileri
» Tatilde nereye gidilir
» Tatilde nereye gitmeli
» Turkiye tatil yerleri
» Ucuz tatil
» Tatil Önerileri, Tatilde Nereye Gitmeli? Tatil Yerleri
Tatil Önerileri, Tatilde Nereye Gitmeli? Tatil Yerleri
"Sponsorlu Bağlantılar"
▼ İçerik ▼
Bodrum
Ege’nin en popüler bölgelerinden biri olan Bodrum, tatilini egede geçirmek isteyenler için beklentilerinizi karşılayabilecek bir tatil bölgesi. Otellerin mimarisi ve kalitesi son derece güzel. Denizi, gece hayatı, güneşi mükemmel olan bu bölgeye rüyalarınızdaki tatil için güzel bir otele gitmek kalıyor.
Antalya
Türkiye’de en çok tercih edilen tatil bölgelerinden. Buradaki tek dezavantajınız otellerin birbirine benzemesi. Size pek fazla seçenek bırakmıyor.
Belek
Antalya’ya yakın lüks bir tatil bölgesi. Sapsarı kumları, uzun kumsalları ve doğal bitki örtüsü burayı tercih etmenizi sağlayacak başlıca nedenlerden. Belek’te gidebileceğiniz çok fazla ve çok güzel oteller var. Bir çok otelde ultra herşey dahil hizmet veriliyor.
Lara
Birbirinden güzel ve lüks tesisleri barındıran bir tatil bölgesidir. Tesislerin yanyana dizilişi ve kendilerine özgü konseptleri sizi adeta bütülüyor.
Kabak Koyu (FETHİYE): Turizmin; doğayı katletmek olmadığını anladığımızda umarım vakit geç olmaz. Ne demek istediğimi anlamak için Baba Dağı’na çıkın ve Fethiye’ye bakın. Göreceğiniz şey beton denizidir. Ancak Fethiye’de doğayla uyum içinde yaşamak isteyenler için bir yer var: Kabak Koyu! Burada koya yukarıdan bakan, doğa ve konforun birleştiği yer olan Shambala ise şahane! Arıtmasında bile doğanın korunmasını amaçlayan Shambala ‘Sürdürülebilir Turizm’ anlayışına güzel bir örnek. Tatilden istediğiniz her şeyi doğanın içinde bulabilmeniz için tasarlanan bu yer, muhteşem manzaraya da sahip. Daha ne olsun?
Selİmİye (MARMARİS): Marmaris’e 45 dakika mesafede, küçücük bir köydür Selimiye. Son zamanlarda popüler olmaya da başladı. Çok sakin bir koyda yer alan Selimiye’de dalga neredeyse hiç yok. Bu yüzden teknelerin sevdiği bir durak. Hele Muhammed’in Yeri’nde yemek yiyenler unutmazlar burayı. Köyde yine doğa içinde çok güzel küçük bir işletme bulunuyor: ‘Beyaz Güvercin’. Geçen sene Sabah gazetesinden Sonat Bahar’a önerdim, ailesiyle burada kaldı. Çok memnun kalmıştı.
Kayaköy (FETHİYE): Ölüdeniz’e 30 dakika mesafede bulunan Kayaköy, mübadelenin canlı tanığı. Rumların terk edilmiş evleri hüzünlendirir, melankoli yaşatır insana. Bu küçük köyde son zamanlarda eko-turizmin başarılı örnekleri sergileniyor. Özellikle ‘Misafir Evi’ favorim. Yemekler organik ürünlerle hazırlanıyor. Tesiste kimyasal ürün de kullanılmıyor. Ayrıca ‘’Levissi Garden’’ın şarap mahzeni gördüğüm en zenginlerden...
Gİderos (CİDE): Kastamonu’da bulunan hırçın Karadeniz’in bu sakin koyu, mutlaka görülmesi gereken yerlerden. Hatta yazarken düşündüm ‘’Acaba yazmasam mı?’’ diye. Kıyısında birkaç çay bahçesi, balık lokantası ve pansiyon olan bu yeri hiç tanıtmasak mı? Hep böyle bakir kalsa! Gideros, karışık ağaçlarla kaplı ve yemyeşil örtüyle çevrili zümrüt yeşili bir göl sanki.
Gökova (MUĞLA): Bu listeyi yaparken fazla göz önünde olmayan yerleri seçmeye çalıştım. Ama bir yer var ki onu liste dışında bırakmak hıyanet olurdu. Türkiye ’nin en güzel, dünyanın da en güzel (ki dünyanın en güzel koyları birliğinin tek üyesidir) koylarından biri olan Gökova. Maalesef ülkemizde güzel olanı ele geçirip onu yok etmeyi çabalayanların hışmına uğramıştır Gökova. Dünyanın en kirli enerjisi olan ve küresel ısınmanın en büyük suçluları olarak gösterilen termik santrallardan üçü Gökova ve çevresindedir. Hele bir tanesi var ki; dünyalar güzeli kumsala sahip Ören’de yapılmış olan santral. Yıllarca filtresiz çalıştırılmış olan bu santrallar artık filtreli. Ancak bu halleri bile çevreye verdikleri zararın büyüklüğünü engellemiyor.
İğneada (KIRKLARELİ): İğneada Avrupa’nın en büyük longoz (su basar) ormanına sahip. Bu orman, barındırdığı zengin habitatın dışında suyun yeşille birleşmesinden dolayı güzel manzaralar sunuyor. Ormanın suya yansımasını en iyi fotoğraflayacağınız yerlerden biri İğneada. Buranın bir diğer özelliği de ‘altın kumsalı’. Kumsalın altın gibi parıldamasının sebebi, kumun içinde yer alan altın zerrecikleri. Ancak maalesef turizm işletmeleri muhteşem doğanın nimetlerini anlamamış. Kumsalın ortasına dikilmiş 10 katlı otel adeta ‘sürdürülebilir turizm’ anlayışının karşısında duran bir abide! İstanbul ’a 3 saat mesafede bulunan bu yeryüzü cennetinin bir an önce sahip olduğu doğayı hak eden turizm politikalarına kavuşmasını diliyorum.
DATÇA-Knidos: Hazır Marmaris taraflarındayken Datça’ya doğru uzanalım. Bedem ağaçları çiçek açtığında, tüm ağaçlar sanki üzerlerine kar yağmış gibi bembeyaz olurlar. Tabii badem ağaçlarıyla dolu Datça da ilkbaharda bembeyaz olur. Ama Datça’da benim favorim Knidos’tur. Geçmişin bu zengin liman kenti şimdi sadece tekneyle gelenlere hizmet ediyor. Mavi yolculuğun olmazsa olmazı Knidos belki de Türkiye ’nin en güzel manzarasına sahip antik kenti. Maalesef 2006’dan beri kazı yapılmayan bu kentin özellikle günbatımı muhteşem. Kıyısında küçük ama keyifli bir işletmenin de bulunduğu Knidos’u mutlaka görün.
İzne Köyü (KAŞ): En sevdiğim yer Kaş’tır. Tatil yerlerinin arka planının zengin olmasına önem veririm. Kaş tam da böyle bir yer. Sadece Kaş’ta kalarak tatilinizi geçirebilirsiniz. Ya da benim gibi bir gün Kaş’ta kalıp diğer gün başka bir yere gidebilirsiniz. Kalkan, Kaputaş Plajı, Kekova, Demre, Meis... Dalgıçlar için ise bir cennettir Kaş. 40’tan fazla dalış noktasına sahip olması sebebiyle Türkiye ’nin en güzel dalış noktalarından biridir...
Son zamanlarda ise benim favorim Kaş’a 10 km. uzaklıkta bulunan ‘İzne Köyü’. 10 dakika süren bir yolculuktan sonra, Kaş’a 700 metre yükseklikten baktığınız bir cennete ulaşıyorsunuz. Kaş’a gidenler sıcağını da iyi bilirler. İşte bu köy yazın sıcağında nefes alacağınız muhteşem bir coğrafya. Sırtını Toros Dağları’na dayayan köyün komşusu ise sedir ağaçları ve şelalelerle dolu ormanlar...
İzne Köyü’nde Nejat Beşkardeş’in yeni açtığı Mektephan gördüğüm en ilginç yerlerden biri. 1946’dan kalma bir ilkokulu yeniden restore ederek hem tatil yapılan hem de eğitim verilen bir yer haline getirmiş Mektephan’ı. Keçi kılından yapılan Yörük çadırlarında ve Elmalı Yaylası’na özgü, Likya mimarisi izlerini taşıyan tahıl ambarlarında konaklama imkânı sağlayan Mektephan, dinlenmek için ideal bir yer. Seyir terasında gün batımının üstüne söyleyecek söz bulunmaz. Denize ve eğlenceye ise sadece 10 dakikalık bir yolunuz var!
Yaz sıcağına alternatif Camİlİ Havzası ( ARTVİN ): Sizi ağustos ayında, 2000 metre yükseklikteki Macahel havzasına davet ediyorum. Yılın altı ayı kar yüzünden kapalı olan havzada, ‘Macahel Bal Festivali’ni unutamayacağınızı garanti ediyorum. Dünyanın en eski ormanlarından birine sahip bu Macahel, ayrıca UNESCO tarafından belirlenen ‘22 biyosfer rezervi’ alanından biri. Camili Köyü’nde bulunan köy evlerinde konaklayabileceğiniz bölge, yaz sıcağına dayanamayanlar için ideal.
BÖRDÜBET (MARMARİS): Plansız ve çirkin yapılaşma Marmaris’in en büyük sorunu. Ancak bu coğrafya aslında güneyin en ormanlık alanıdır. Marmaris ve devamında Datça’da birçok koy hem bakir hem de çok ilginç tatil imkânları sunuyor. Bunlardan biri Marmaris’e sadece 15 dakika mesafede olan Bördübet Köy. Burada iki işletme farklı müşteri gruplarına hizmet veriyor. Club Amazon ve Golden Key. Amazon daha uygun fiyatlara tatil yapmak isteyenler için doğru adres. Golden Key ise biraz daha konforlu tatil yapmak isteyenlere önereceğim yer. Ancak her iki işletme de muhteşem Marmaris doğasının içinde, doğayla uyum içinde tatilin ve işletmelerin de olabileceğinin en iyi örneği. Doğaya zarar vermeden hatta onun nimetlerinden faydalanarak yapılacak tatilin çok daha keyifli olduğunun, ete kemiğe bürünmüş hali Bördübet! Burada kuş sesleriyle uyanmanın, mutlak sessizliğin ne olduğunu anlıyorsunuz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder