Kalp Krizinde İlk Yardım, Ne Yapılmalı?
Kalp krizi belirtileri
Göğsün merkezinde huzursuzluk ile başlar. Basınç ya da sıkıştırma olarak hissedilebilir. İki kolda, sırtta, boyun ve çenede huzursuzluk olarak hissedilebilir. Nefes darlığı, soğuk ter, bulantı ve baş dönmesi miyokart enfarktüs geçirdiğinize işarettir.
kalp krizi anında ne yapılmalı?
Öncelikle hemen 112 acil servis aranmalıdır. Eğer hasta baygınsa solunum yollarının açık olduğunu kontrol edin. Kendiyse, bir koltuğa oturtun. Boyununu ve göğsü sıkan kıyafetleri gevşetin. Eğer midesel sorunu yoksa hemen yarım bir aspirin çiğnetin. Hastanın tansiyonu yüksekse, İsordil tabletten 5 dakika ara ile 3 defa verilebilir. Fakat hasta kriz öncesi viagra benzeri ilaç tüketmemiş olmalıdır. Kalp hareket esnasında zorlanacağından hasta hiç kımıldatılmamalıdır.
Koroner damarlarda biriken yağlar zamanla kan akışını engeller. Damarın dar noktasında bir kan pıhtısı oluşursa damar komple tıkanır. Kalp krizi, kan akımının engellenmesi, kalp kasının kansız kalması, hastanın ağrıyı hissetmesi ile başlar. Oksijensiz kalındığında yani kan akımı yavaşladığında dokular hızla harap olmaya başlar. Kalp krizi geçirme tehlikesi yaşayan hastalar, sigar kullanan, çok yağlı ve karbonhidratlı beslenen, şeker hastalarında genetik kalp hastalığı olanlarda görülür. Kalp krizi yüksek olan kişiler ; Kolesterolü yüksek, şeker hastası, hipertansiyonu olan hastalar, Menopoz döneminde ki kadınlar, sigara içenler, kilosu yükseklerdir.
Anasayfa » ArşivMayıs 2013
Kalp Krizinde İlk Yardım, Ne Yapılmalı?
"Sponsorlu Bağlantılar"
▼ İçerik ▼
İdrardan Kan Gelmesi Nedenleri, İdrardan Kan Gelmesi Hakkında
"Sponsorlu Bağlantılar"
▼ İçerik ▼
İdrardan Kan Gelmesi Nedenleri, İdrardan Kan Gelmesi Hakkında
Böbrek taşı, idrar yollarında tümörler, idrar kesesi iltihabı, prostat, çeşitli yırtılmalar, sistit, anemi ve mesane kanseri idrardan kan gelmesine neden olabilir. İdrarda kanama çok fazla olursa idrar kan rengine dönebilir. Az miktarda kanamalarda gözle görülemez bu durumda mikroskopik inceleme yapılarak kan hücreleri tespit edilir.
Kesinlikle taramaların yapılarak altta yatan neden hızla bulunmalıdır. Çünkü idrardan kan gelmesi tehlikeli bir durum olabilmektedir. İdrarda kan olması durumunda hemen idrarın incelenmesi gerekir. Böbrek kaynaklı olan hastalıklar idrar tahlillerinde ortaya çıkar. İdrarda mikroskop altında mikrop görülürse, idrar yollarında enfeksiyon olduğu anlaşılır.
Ayrıca yapılan araştırmalarda kanserli hücre taramaları da yapılır. İdrarda kan bulunan kişilere hemen ultrasonografi uygulanır. Bu tetkik ile, böbreklerde kitle ve tümör araştırılır. MR uygulaması ile tam organ şekilleri incelenir. İdrar sistemimiz vücudumuzda üst kısım ve alt kısım diye ikiye ayrılır. Üst kısım, böbrekler ve üst idrar yollarıdır. Alt kısım, mesane ve idrar yolu ve prostattır.
Üst idrar yolları sıklıkla nefrit, taş, kanser, böbrek tümörleri, böbrek kistleri, polikistik böbrek, tıkanma nedeni ile kanama yapar. Alt idrar yolları ise, sistit, mesane kanseri, prostat büyümesi, mesane taşı, üretrit, kondilom, yaralanma ile kanama yapar. Mesane kanseri nedeni ile oluşan kanamalar hemen tedaviye başlamak gerekliliği taşırlar. Çünkü, bu bölgede olan tümörler hızla yayılır ve tüm vücudu kaplayabilir.
Tabi ki her kanama kan anlamına gelmemektedir. İdrarda kan görülmesi kullandığınız gıda boyaları veya pancar tüketmekle ilgili de ortaya çıkabilir. Buna rağmen doktora gözükmek gereklidir. Bu durumda en çok kullanılan tetkikler, idrar testleri, kan testleri, tomografi, böbrek ultrasonudur. Sonuçlar alındığında eğer fazla egzersiz ya da bir darbe ile kanamanız varsa tedaviye ihtiyaç duyulmaz. Böbrek ya da mesane kaynaklı sorun varsa tedaviye hızla başlanır.
Böbrek taşı, idrar yollarında tümörler, idrar kesesi iltihabı, prostat, çeşitli yırtılmalar, sistit, anemi ve mesane kanseri idrardan kan gelmesine neden olabilir. İdrarda kanama çok fazla olursa idrar kan rengine dönebilir. Az miktarda kanamalarda gözle görülemez bu durumda mikroskopik inceleme yapılarak kan hücreleri tespit edilir.
Kesinlikle taramaların yapılarak altta yatan neden hızla bulunmalıdır. Çünkü idrardan kan gelmesi tehlikeli bir durum olabilmektedir. İdrarda kan olması durumunda hemen idrarın incelenmesi gerekir. Böbrek kaynaklı olan hastalıklar idrar tahlillerinde ortaya çıkar. İdrarda mikroskop altında mikrop görülürse, idrar yollarında enfeksiyon olduğu anlaşılır.
Ayrıca yapılan araştırmalarda kanserli hücre taramaları da yapılır. İdrarda kan bulunan kişilere hemen ultrasonografi uygulanır. Bu tetkik ile, böbreklerde kitle ve tümör araştırılır. MR uygulaması ile tam organ şekilleri incelenir. İdrar sistemimiz vücudumuzda üst kısım ve alt kısım diye ikiye ayrılır. Üst kısım, böbrekler ve üst idrar yollarıdır. Alt kısım, mesane ve idrar yolu ve prostattır.
Üst idrar yolları sıklıkla nefrit, taş, kanser, böbrek tümörleri, böbrek kistleri, polikistik böbrek, tıkanma nedeni ile kanama yapar. Alt idrar yolları ise, sistit, mesane kanseri, prostat büyümesi, mesane taşı, üretrit, kondilom, yaralanma ile kanama yapar. Mesane kanseri nedeni ile oluşan kanamalar hemen tedaviye başlamak gerekliliği taşırlar. Çünkü, bu bölgede olan tümörler hızla yayılır ve tüm vücudu kaplayabilir.
Tabi ki her kanama kan anlamına gelmemektedir. İdrarda kan görülmesi kullandığınız gıda boyaları veya pancar tüketmekle ilgili de ortaya çıkabilir. Buna rağmen doktora gözükmek gereklidir. Bu durumda en çok kullanılan tetkikler, idrar testleri, kan testleri, tomografi, böbrek ultrasonudur. Sonuçlar alındığında eğer fazla egzersiz ya da bir darbe ile kanamanız varsa tedaviye ihtiyaç duyulmaz. Böbrek ya da mesane kaynaklı sorun varsa tedaviye hızla başlanır.
Aşırı Terleme Nedenleri, Aşırı Terleme Tedavisi
"Sponsorlu Bağlantılar"
▼ İçerik ▼
Aşırı Terleme Nedenleri, Aşırı Terleme Tedavisi
Fazla terleme neden ileri gelir?
Bu durum genellikle deri altındaki ter bezlerinin dengesiz veya asabi nedenlerle aşırı çalışmalarından ileri gelmektedir. Bu durum çoğunlukla gelişmekte olanlarda ve gençlerde görülmektedir.
Fazla terleme tedavi gerektirir mi?
Genel bir kural olarak hayır. Ancak, cilt fazla terden dolayı tahriş olma veya bozulma belirtileri göstermekteyse, o zaman fazla terlemeyi önlemek için bazı usûllere başvurulması gerekecektir.
Fazla terleme neden ileri gelir?
Bu durum genellikle deri altındaki ter bezlerinin dengesiz veya asabi nedenlerle aşırı çalışmalarından ileri gelmektedir. Bu durum çoğunlukla gelişmekte olanlarda ve gençlerde görülmektedir.
Fazla terleme tedavi gerektirir mi?
Genel bir kural olarak hayır. Ancak, cilt fazla terden dolayı tahriş olma veya bozulma belirtileri göstermekteyse, o zaman fazla terlemeyi önlemek için bazı usûllere başvurulması gerekecektir.
Prostat Belirtileri Tedavisi,Prostat Hakkında Bilgi
"Sponsorlu Bağlantılar"
▼ İçerik ▼
Prostat Belirtileri Tedavisi,Prostat Hakkında Bilgi
Prostat hastalıkları genelde kanser, büyüme ve iltihap ile oluşur. İltihap ile oluşan prostat hastalığı daha çok genç yaşlarda görülür diğer gruplar ise orta yaş ve yaşlılarda görülür. 70 yaştan sonra prostat büyümesi görülme oranı hızla artar.
Erkekler için prostat büyümesi riski daima vardır. Prostat büyümesi belirtileri ; gece idrara çıkma hissi, kesik veya damlalar halinde idrar yapmak, idrarın tam boşalmadığı hissi, idrar tutmakta zorlanmak, idrara başlama anında zorlanmak başlıca belirtilerdir. Prostat kanseri de aynı belirtileri vermektedir. Bu belirtileri bir kez bile yaşasanız bir hekime danışmakta fayda vardır. Çünkü, prostat kanseri erken dönemde çok fazla belirti vermemektedir.
45 yaş üstü tüm erkekler her yıl bir defa üroloğa başvurmalı ve PSA kan testini yaptırmalıdır. Hastalar bu ve benzeri şikayetler ile hekime başvurduklarında, sürekli idrar sorunu yaşayan hastalara hızlı muayene yapılır. İdrar, kan analizleri, ultrasonografi gibi tetkikler yapılır. İyi huylu bir prostat büyümesi hastada tespit edilirse, ilaç tedavisi yanı sıra ameliyatta yapılabilmektedir. Eğer hasta çok fazla şikayetli olduğu bir durum yaşamıyorsa ilaç tedavisine başlanır.
Ne yazık ki ilaç ile tedavi prostat büyümesini tedavi etmez. İlaçlar bırakıldığında şikayetler eski haline döner. Prostat büyümesi ile, böbrek yetmezliği, idrar yolu enfeksiyonu, böbreklerde sorun ve tuvalette uzun süreler geçirme yaşanıyorsa hemen ameliyat yapılmaktadır. Erken yaşlarda bu ameliyatı yaptırmak çok iyidir ilerleyen yaşlarda ameliyat olma durumu zorlaşır ve daha büyük sorunlar ile karşılaşılır. Cerrahi prostat ameliyatlarında bugün üç tip ameliyat uygulanmaktadır. Kapalı, açık ve lazerle uygulanan ameliyatlar. Kapalı prostat ameliyatı idrar kesenin içinden yapılan ameliyattır. Lazer ameliyatları hastanın aynı gün taburcu olmasını sağlayan gelişmiş teknoloji kullanılan ameliyatlardır. En hatasız ve araz bırakmayan ameliyat lazer ile yapılandır. Cinsel fonksiyon bozukluğu ve idrar kaçırma bu ameliyat sonrası yaşanmamaktadır.
Prostat hafife alınacak bir rahatsızlık değildir. Genelde hekimler, erken yaşlarda bu sorunun çözülmesi gerektiğine inanır ve hastayı öyle yönlendirirler. Her sene bir defa olsun bir üroloğa muayene olmak ve kan tahlilleri yaptırmak ilerleyen yıllarda rahat etmenizi sağlayacaktır.
Prostat hastalıkları genelde kanser, büyüme ve iltihap ile oluşur. İltihap ile oluşan prostat hastalığı daha çok genç yaşlarda görülür diğer gruplar ise orta yaş ve yaşlılarda görülür. 70 yaştan sonra prostat büyümesi görülme oranı hızla artar.
Erkekler için prostat büyümesi riski daima vardır. Prostat büyümesi belirtileri ; gece idrara çıkma hissi, kesik veya damlalar halinde idrar yapmak, idrarın tam boşalmadığı hissi, idrar tutmakta zorlanmak, idrara başlama anında zorlanmak başlıca belirtilerdir. Prostat kanseri de aynı belirtileri vermektedir. Bu belirtileri bir kez bile yaşasanız bir hekime danışmakta fayda vardır. Çünkü, prostat kanseri erken dönemde çok fazla belirti vermemektedir.
45 yaş üstü tüm erkekler her yıl bir defa üroloğa başvurmalı ve PSA kan testini yaptırmalıdır. Hastalar bu ve benzeri şikayetler ile hekime başvurduklarında, sürekli idrar sorunu yaşayan hastalara hızlı muayene yapılır. İdrar, kan analizleri, ultrasonografi gibi tetkikler yapılır. İyi huylu bir prostat büyümesi hastada tespit edilirse, ilaç tedavisi yanı sıra ameliyatta yapılabilmektedir. Eğer hasta çok fazla şikayetli olduğu bir durum yaşamıyorsa ilaç tedavisine başlanır.
Ne yazık ki ilaç ile tedavi prostat büyümesini tedavi etmez. İlaçlar bırakıldığında şikayetler eski haline döner. Prostat büyümesi ile, böbrek yetmezliği, idrar yolu enfeksiyonu, böbreklerde sorun ve tuvalette uzun süreler geçirme yaşanıyorsa hemen ameliyat yapılmaktadır. Erken yaşlarda bu ameliyatı yaptırmak çok iyidir ilerleyen yaşlarda ameliyat olma durumu zorlaşır ve daha büyük sorunlar ile karşılaşılır. Cerrahi prostat ameliyatlarında bugün üç tip ameliyat uygulanmaktadır. Kapalı, açık ve lazerle uygulanan ameliyatlar. Kapalı prostat ameliyatı idrar kesenin içinden yapılan ameliyattır. Lazer ameliyatları hastanın aynı gün taburcu olmasını sağlayan gelişmiş teknoloji kullanılan ameliyatlardır. En hatasız ve araz bırakmayan ameliyat lazer ile yapılandır. Cinsel fonksiyon bozukluğu ve idrar kaçırma bu ameliyat sonrası yaşanmamaktadır.
Prostat hafife alınacak bir rahatsızlık değildir. Genelde hekimler, erken yaşlarda bu sorunun çözülmesi gerektiğine inanır ve hastayı öyle yönlendirirler. Her sene bir defa olsun bir üroloğa muayene olmak ve kan tahlilleri yaptırmak ilerleyen yıllarda rahat etmenizi sağlayacaktır.
Kolera Aşısı Hakkında, Kolera Hastalığı Tedavisi varmı?
"Sponsorlu Bağlantılar"
▼ İçerik ▼
Kolera Aşısı Hakkında, Kolera Hastalığı Tedavisi varmı?
Kolera hastalığı, Vibrio Cholerae ve Vibro el Tor adı verilen mikropların ince bağırsağa yerleşmesi ile oluşan bulaşıcı ve tehlikeli bir rahatsızlıktır. Genelde kolera mikrobunun içme suyuna ya da sulama ile karışması ile başlar. Hastanın dışkı ve kusmuğunda da mikrop bulunmaktadır. Yiyecek ve içecekler sinek, böcek ve farelerden uzak tutulmalı ve tuvalet çıkışında eller sabun ile iyice yıkanmalıdır.
Kolera hastalığı ve tedavisi
Hastalığın genel yayıldığı yer Hindistan olarak kabul edilmektedir. Önce Doğu Asya sonra Afrika ve Rusya’ya bulaşmıştır. 1826 yılında Türkiye ve İspanya ile Avrupa’da salgın haline gelmiştir.1846-83 yılları arasında tüm dünyayı kaplayan bir hastalık olmuştur. 1960’lı yıllarda Hindistan’da görülen vakalar olarak durmuştur. Kolera mikrobu, sebze ve meyvelerde 5 gün, suda 20 gün, ölüde 5 ay canlı kalmaktadır. 55 derecelik kaynamada hemen ölür. Kara sineklerin bol olduğu ortamlarda ve hastanın dışkısı, kusmuğu, yediği tabak ve çataldan hızla bulaşır. Hatta kağıt paralar da bu konuda bulaşıcı mikrobu taşır. Kolera ishal ve kusma ile başlar. İshalde karın ağrısı olmaz. Dışkıda pirinç tanelerine benzer beyaz oluşumlar vardır. Ağır vakalarda ishal 20 kez kendini tekrarlayabilir. Sıvı kaybı neticesinde deri büzüşür, göz altları mor, gözler çöker, kalp atımı hızlı, kramplar oluşur. Az idrar yapmak veya hiç yapmamak durumu olur ve hasta kaybedilir. Kolera hastalığı tedavisinde karantina uygulanır. Hastanın kaybettiği sıvı tekrar geriye verilmelidir. Günde kolera hastası 5-20 lt su kaybedebilir. Tetraksin grubu antibiyotikler, kloramfenikol kullanılır. Bu ilaçlar, etkendir. Hasta ile temas edenler de tedaviye alınır. Kolera görülen bölgelerde de karantina uygulaması yapılmalıdır. Karasineklerle mücadele edilmelidir. Ayrıca dışarıdan satılan yiyecek ve içecekler tercih edilmemelidir. Hasta ile birebir temasta olanlar, 5 gün ilaç kullanırlar. Bu durumda suyu kaynatmak ve klorlamak gereklidir.
Salgın zamanında aşı kullanılır. Altı aydan küçük çocuklara, gebelere, kalp ve böbrek hastalarına, karaciğer ve kan hastalığı, romatizması olanlara kolera aşısı yapılamaz. Aşı 6 ay kadar koruyuculuk yapar. Kolera aşısı, %50 oranında koruyucudur. Salgın zamanlarında kullanılan kolera aşısı için geliştirilmiş aşılar halen oluşturulmak için çalışılmaktadır.
Kolera hastalığı, Vibrio Cholerae ve Vibro el Tor adı verilen mikropların ince bağırsağa yerleşmesi ile oluşan bulaşıcı ve tehlikeli bir rahatsızlıktır. Genelde kolera mikrobunun içme suyuna ya da sulama ile karışması ile başlar. Hastanın dışkı ve kusmuğunda da mikrop bulunmaktadır. Yiyecek ve içecekler sinek, böcek ve farelerden uzak tutulmalı ve tuvalet çıkışında eller sabun ile iyice yıkanmalıdır.
Kolera hastalığı ve tedavisi
Hastalığın genel yayıldığı yer Hindistan olarak kabul edilmektedir. Önce Doğu Asya sonra Afrika ve Rusya’ya bulaşmıştır. 1826 yılında Türkiye ve İspanya ile Avrupa’da salgın haline gelmiştir.1846-83 yılları arasında tüm dünyayı kaplayan bir hastalık olmuştur. 1960’lı yıllarda Hindistan’da görülen vakalar olarak durmuştur. Kolera mikrobu, sebze ve meyvelerde 5 gün, suda 20 gün, ölüde 5 ay canlı kalmaktadır. 55 derecelik kaynamada hemen ölür. Kara sineklerin bol olduğu ortamlarda ve hastanın dışkısı, kusmuğu, yediği tabak ve çataldan hızla bulaşır. Hatta kağıt paralar da bu konuda bulaşıcı mikrobu taşır. Kolera ishal ve kusma ile başlar. İshalde karın ağrısı olmaz. Dışkıda pirinç tanelerine benzer beyaz oluşumlar vardır. Ağır vakalarda ishal 20 kez kendini tekrarlayabilir. Sıvı kaybı neticesinde deri büzüşür, göz altları mor, gözler çöker, kalp atımı hızlı, kramplar oluşur. Az idrar yapmak veya hiç yapmamak durumu olur ve hasta kaybedilir. Kolera hastalığı tedavisinde karantina uygulanır. Hastanın kaybettiği sıvı tekrar geriye verilmelidir. Günde kolera hastası 5-20 lt su kaybedebilir. Tetraksin grubu antibiyotikler, kloramfenikol kullanılır. Bu ilaçlar, etkendir. Hasta ile temas edenler de tedaviye alınır. Kolera görülen bölgelerde de karantina uygulaması yapılmalıdır. Karasineklerle mücadele edilmelidir. Ayrıca dışarıdan satılan yiyecek ve içecekler tercih edilmemelidir. Hasta ile birebir temasta olanlar, 5 gün ilaç kullanırlar. Bu durumda suyu kaynatmak ve klorlamak gereklidir.
Salgın zamanında aşı kullanılır. Altı aydan küçük çocuklara, gebelere, kalp ve böbrek hastalarına, karaciğer ve kan hastalığı, romatizması olanlara kolera aşısı yapılamaz. Aşı 6 ay kadar koruyuculuk yapar. Kolera aşısı, %50 oranında koruyucudur. Salgın zamanlarında kullanılan kolera aşısı için geliştirilmiş aşılar halen oluşturulmak için çalışılmaktadır.
Gece Tırnak Kesilir mi? Neden Günah?
"Sponsorlu Bağlantılar"
▼ İçerik ▼
Batıl inançlarımızdan sadece biri olan bu konuyu kısaca açıklayan küçücük bir yazı buyrun;
Abbasi halifelerinden Harun Reşid,İmam Ebu Yusuf Hazretleri'ne "Geceleyin tırnak kesilir mi?" diye sorar.İmam Ebu Yusuf da "Evet,kesilir" der. "Delilin nedir?" diye sorunca İmam Ebu Yusuf Hazretleri şu cevabı verir:"Rasul-i Ekrem sallallahü aleyhi vesellem Efendimiz "Hayırlı işi geciktirmeyiniz." buyurmuşlardır.Temizlik de hayırlı bir iştir.Geciktirilmez.Gece de yapılır,gündüz de yapılır.
Fetâva'l-Hindiyye, Hey'et, Cilit: 5, Sayfa: 358.
Abbasi halifelerinden Harun Reşid,İmam Ebu Yusuf Hazretleri'ne "Geceleyin tırnak kesilir mi?" diye sorar.İmam Ebu Yusuf da "Evet,kesilir" der. "Delilin nedir?" diye sorunca İmam Ebu Yusuf Hazretleri şu cevabı verir:"Rasul-i Ekrem sallallahü aleyhi vesellem Efendimiz "Hayırlı işi geciktirmeyiniz." buyurmuşlardır.Temizlik de hayırlı bir iştir.Geciktirilmez.Gece de yapılır,gündüz de yapılır.
Fetâva'l-Hindiyye, Hey'et, Cilit: 5, Sayfa: 358.
Gece Sakız Çiğnenir mi? Akşam Sakız Çiğnemek Günah mı?
"Sponsorlu Bağlantılar"
▼ İçerik ▼
Hep duymuşuzdur küçüklükten beri hatta sakızımızın ağzımızdan alındığı bile olmuştur.... Akşam ya da gece sakız çiğnemenin günah olduğuya da ölü eti çiğnemek olduğunu... Herneyse ki dinen bir sakıncası bulunmuyor... Sakıncaları yok mu elbette var mesela akşam yatarak sakız çiğneyen birinin boğazına kaçması sonucu vefat ettiğini biliyorum.. tabi bunun sakıncası sağlıkla alakalı...
Birisi soruyor akşam sakız çiğnemenin hükmünü cevapda aşağıdaki gibidir;
geceleyin sakız çiğnemenin ne gibi bir sakıncası olur!herhangi bir sakıncası yoktur.insanı rahatsız eden gürültüsü,toplum içersinde bayanların bu konu hakkında dikkatsizliği edep dışı olur ise rahatsız eder ve sakıncalarıda ortaya çıkar.
Birisi soruyor akşam sakız çiğnemenin hükmünü cevapda aşağıdaki gibidir;
geceleyin sakız çiğnemenin ne gibi bir sakıncası olur!herhangi bir sakıncası yoktur.insanı rahatsız eden gürültüsü,toplum içersinde bayanların bu konu hakkında dikkatsizliği edep dışı olur ise rahatsız eder ve sakıncalarıda ortaya çıkar.
Nasıl Tövbe Edilir? Nihat Hatipoğlu Tövbe Nasıl Edilir?
"Sponsorlu Bağlantılar"
▼ İçerik ▼
Nasıl Tövbe Edilir? Nihat Hatipoğlu Tövbe Nasıl Edilir?
Sual: Tevbe-istiğfar nedir, nasıl yapılır?
CEVAP
İstiğfar etmek, estağfirullah demektir. Tevbe, haram işledikten sonra, pişman olup, Allahü teâlâdan korkmak, bir daha yapmamaya azmetmek, karar vermektir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Tevbe, günahtan sonra o günahı bir daha yapmamaktır.) [İ.Ahmed]
Günahtan hemen sonra tevbe etmek farzdır. Tevbeyi geciktirmek de büyük günahtır. Bunun için de, ayrıca tevbe etmek gerekir. Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Allah’a tevbe edin!) [Nur 31]
(Allahü teâlâ, tevbe edenleri sever.) [Bekara 222]
(Allah’a tevbe-i nasuh yapınız!) [Tahrim 8]
Nihat Hatipoğlu Tövbe nasıl edilir video;
Sual: Tevbe-istiğfar nedir, nasıl yapılır?
CEVAP
İstiğfar etmek, estağfirullah demektir. Tevbe, haram işledikten sonra, pişman olup, Allahü teâlâdan korkmak, bir daha yapmamaya azmetmek, karar vermektir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Tevbe, günahtan sonra o günahı bir daha yapmamaktır.) [İ.Ahmed]
Günahtan hemen sonra tevbe etmek farzdır. Tevbeyi geciktirmek de büyük günahtır. Bunun için de, ayrıca tevbe etmek gerekir. Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Allah’a tevbe edin!) [Nur 31]
(Allahü teâlâ, tevbe edenleri sever.) [Bekara 222]
(Allah’a tevbe-i nasuh yapınız!) [Tahrim 8]
Nihat Hatipoğlu Tövbe nasıl edilir video;
Semizotu Faydaları Nelerdir? Semizotunun Yararları
"Sponsorlu Bağlantılar"
▼ İçerik ▼
Semizotu Faydaları Nelerdir? Semizotunun Yararları
Semizotu 0 kalorili bir sebzedir. Yağ asitleri konusunda başka hiçbir benzeri sebze yoktur. Omega3 yağ asitleri beynimizde bulunan nöronların güçlenmesi için çok gereklidir. Ayrıca damar hastalıkları, kalp ve bağışıklık sistemini kuvvetlendirir. Omega3 kanda bulunan kolesterolü düşürür. Düzenli bir şekilde omega3 alındığında konsantrasyon ve hafıza problemleri engellenir. Özellikle gelişme çağında ki çocuklarda semizotu kesinlikle tavsiye edilir. Daha hızlı öğrenme ve hafıza gelişimi olumlu yönde etkilenir. Tümör gelişimi ve kanserin yayılmasını engeller.
Semizotu ayrıca, diyet lifi, vitamin ve mineraller açısından zengindir. İçinde bol miktarda A vitamini bulunmaktadır. A vitamini bir antioksidandır ve gözlerimize çok faydalıdır. Çeşitli göz hastalıklarında tedavici etkisi vardır. A vitamini ayrıca cilt yapımız için de gereklidir. A vitamini yanı sıra C vitamini de semizotunda bulunmaktadır. C vitamini sayesinde semizotu bağışıklık sistemini de kuvvetlendirir ayrıca C vitamini sayesinde bağırsaklarda demir emilimi rahat yapılarak kansızlığa çözümdür.
Kullanımda genelde çiğ yenilmesi tavsiye edilir. Çiğ olarak tüketilen semizotundan çok daha fazla vitamin, mineral ve omega3 alınmaktadır. Semizotunu yoğurtla yemek yanı sıra sarımsaklı salatasını tüketmek çok faydalıdır.
Kısırlığa Ne İyi Gelir? Kısırlığa İyi Gelen Besinler
"Sponsorlu Bağlantılar"
▼ İçerik ▼
Kısırlığa Ne İyi Gelir? Kısırlığa İyi Gelen Besinler
Üreme problemi ve kısırlığın çok çeşitli nedenleri olabilir. Stres, gerginlik, depresyon gibi psikolojik nedenler kısırlığa sebep olabilir.
Bazı hastalıklar da direkt kısırlığa neden olmasa da üreme şartlarını ağırlaştırmaktadır. Bu gruba giren hastalıklar anemi, kabızlıktır.
Kısırlık sorunu olan kadınlar çinko, C ve E vitamini takviyesi almalıdır. Toksinlerden arınmak için ayın 2-3 gününü detoksta geçirmeli, fındık, fıstık gibi tohumlar, tahıllar, sebze ve meyvelerle beslenmelerini zenginleştirmelidir
Beslenme süt, bitkisel yağ ve bal ile takviye edilmeli, mümkün olduğunca çiğ sebzeler ve peynir yenilmelidir.
Üreme problemi yaşayan kadınlar aşırı yağlı, baharatlı besinlerden, demli çay, kahve, şeker, arıtılmış her türlü gıda, yağlı etler ve kızartmalardan uzak durmalıdır.
Üreme sorunu olan kadınlar üşütmemeli, genital organların kuru kalmasına dikkat etmeli, pamuklu ya da yünlü çamaşırlar kullanılmalıdır.
Egzersizlere önem verilmeli ve ideal kiloya ulaşmak için gerekiyorsa diyet yapılmalıdır. Hamile kalamayan kadınlar sigara içmeyi derhal durdurmalıdır. Erkeklerin sperm kalitesini de düşüren sigaradan uzak durulması şarttır. Alkol kullanımı da sperm ve yumurta kalitesini düşüren bir diğer etkendir.
Kadın kısırlığında kullanılan bitkisel yöntemler:
* Bir tutam keten tohumu su ile kaynatılarak hergün düzenli olarak içilirse düzensiz adet kanaması ve kısırlık için faydalıdır.
* Keten ve çörekotu tohumları dövülerek yutulur.
* Beslenmede badem ve haşhaş tohumuna yer verilmelidir.
* Tereyağı bal ve süt karıştırılarak düzenli olarak içilir.
* Badem dövülerek balla macun yapılarak yutulur.
* Banyan ağacı kökleri dövülerek toz haline getirilir ve yirmi gramı bir bardak süt ile karıştırılarak adet kanamasının bitmesini takip eden üç gece üst üste içilmelidir. Her adet dönemimde tekrarlanmalıdır.
* Karadut yaprağı dövülerek 20 gramı 250 ml. su ile kaynatılır. Ilık hale gelince iki çay kaşığı bal karıştırılarak içilir.
* Kış kirazı (altın çilek) bitkisinin yaprakları dövülerek toz haline getirilmeli, adet kanamasının bitiminde 5-6 gece birer fincan süt ile altışar gram içilmelidir.
* Taze arpa kaynatılarak suyu günde iki kez yemeklerden yarım saat önce birer bardak içilmelidir. 21 gün devam edilmelidir. Eğer taze arpa bulmak mümkün değilse arpa ununu meyve suları, süt vb. içine karıştırarak içebilirsiniz. Günlük alınması gereken miktar 4 çay kaşığıdır.
* Karayılan bitkisi çayı adet kanamasının bitiminden yumurtlama zamanına kadar günde birer bardak içilmelidir.
* Çuha çiçeği yağı kapsülleri günde birer adet alınmalıdır.
* Keten tohumu yağı üretkenliği arttırmaktadır.
* Ahududu yaprakları dövülerek adet kanaması dışında kalan günlerde yarım çay kaşığı yutulmalıdır.
Reflüye Ne İyi Gelir? Relüye İyi Gelen Besinler
"Sponsorlu Bağlantılar"
▼ İçerik ▼
Reflüye Ne İyi Gelir? Relüye İyi Gelen Besinler
Reflü, mide başında olan kapakçığın esnekliğini kaybederek, mide içi asidinin yemek borusuna çıkmasına verilen isimdir. Midede ve yemek borusunda yanma, mide asidi yüzünden olmaktadır. Özellikle, gece yatarken reflü daha da artar. Bu nedenle, reflü hastalarına başın daha yukarıda olacağı uyku pozisyonları önerilir.
Reflüye iyi gelen bitkiler
Çiğ patates ve beyaz lahana suyu, reflüye çok iyi gelmektedir. Bu iki sebzenin suyu sıkılır, her sabah ve akşam 1 bardak içilir. Bu kür yaklaşık 1 ay boyunca yapılmalıdır. Dr. Ender Saraç; 1,5 tatlı kaşığı anason, 1 tatlı kaşığı rezene tohumu, 2 tatlı kaşığı sarı leblebiyi ezerek yutun. Üstüne 1 avuç sarı leblebi yenmelidir. Leblebi mide suyunun fazlasını alır, rezene ve anason gaz şikayetlerini azaltır. Bu işlem sonrası, 20 dakika kadar uyunmamalı ve dik oturulmalıdır. Yatarken yüksek yastık kullanılmalıdır. Ender Saraç, reflüden kurtulmak için çok sıvı almamak, fazla baharat ve acı yemeklerden uzak durmak, kırmızı et tüketmemek gerektiğini söylemektedir. Bunun dışında, acı marulun kökü ve gövdesinde bulunan süt, reflüye çok iyi gelir. Adaçayı yapraklarının öğütülmesi ile elde edilen toz, mide suyunun fazlasını alır. Anoson yağı mide yanmalarına iyi gelir. Cevizin taze dallarının kabukları, kaynatılırsa mideyi kuvvetlendirir.
Domates, ebegümeci, havuç, lahana, elma, ananas mide asitlerini azaltır. Isırgan otu özü, metabolizma rahatsızlıklarının yanı sıra, reflüye iyi gelmektedir. Kimyon ve kişniş, mide ve bağırdak gazlarını giderir. Reflü hastalarının rafine şeker, un ve şekerli gıdalardan uzak durması gerekmektedir. Günde 3-4 diş sarımsak yemek önemlidir. Çünkü mide-bağırsak kanalında bulunan mikroorganizmaları etkisizleştirir. Günde 1 litre kadar kefir tüketmek, bağırsaklarda bulunan faydalı mikropların sayısını arttırır, sindirim kolaylaşır, kabızlığı önler. Reflü şikayetleri başladığında, yarım bardak soğuk süt içmek yanmayı durduracaktır.
Yorgunluğa Ne İyi Gelir? Yorgunluğa İyi Gelen Yiyecekler
"Sponsorlu Bağlantılar"
▼ İçerik ▼
Yorgunluğa Ne İyi Gelir? Yorgunluğa İyi Gelen Yiyecekler
Günde yaklaşık 1.5-2 litre su içilmelidir. Vücudumuzda su oranının düşmesi yorgunluk ve halsizlik yaratır. Su içmeyi alışkanlık haline getirerek susamadan su içmek yorgunluğunuzu alacaktır. İçerdiği potasyum ile muz yorgunluğu gidermekte en fazla önerilen meyvedir. Beyinde serotonin salgılanmasını da sağlayan muz çok yararlıdır. Serotonin sayesinde kendinizi mutlu ve huzurlu hissedersiniz. Antidepresan ilaçlarının ana maddesi bu nedenle serotonindir.
Bol bol mantar yenilmelidir. Mantar tıpkı muz gibi serotonin salgısını arttırır. Böylece, kendinizi daha enerjik ve canlı hissedersiniz. Mantar aynı zamanda iyi bir protein kaynağıdır. Folik asit, B vitamini grubudur. B vitamini grubu yorgunluğa ve depresyona iyi gelir. Folik asitin ve B vitamininin en fazla olduğu yiyecekler koyu yeşil yapraklı sebzelerdir. Özellikle bu sebzelerin çiğ tüketilmesi önerilir. Her öğün mutlaka sebze salatası yenilmelidir. Limonun bu etkiyi kuvvetlendirdiği unutulmamalıdır.
Tam tahıllı gıdalar yorgunluğa iyi gelirler. Lif ve kan şekerinde düşme ve yükseltme yapmamaları nedeni ile B vitamini deposudurlar. Çavdar, yulaf bu nedenle sıklıkla tüketilmelidir. Bol miktarda E vitamini, lif ve magnezyum, potasyum içeren kuruyemişler sıklıkla tüketilmelidir. Ayrıca omega3 açısından da zengin olan fındık, ceviz ve badem her gün tüketilmelidir.
Bol kefir içmek, vücudun bağışıklık sistemini kuvvetlendirir ve bağırsaklarda yararlı bakterilerin artmasına neden olur. Böylece kendinizi dinç ve sağlıklı hissedersiniz.
Günlük Alınması Gereken Vitaminler Nelerdir? Hangileridir?
"Sponsorlu Bağlantılar"
▼ İçerik ▼
Günlük Alınması Gereken Vitaminler Nelerdir? Hangileridir?
A vitamini ; Gözümüzün sağlıklı görmesini sağlayan ve göz kusurlarına engel olan vitamindir. Bağışıklık sisteminin güçlenmesi, sıkı vücut, cilt yapısının dengesi, kansere karşı antikor üretme, tiroid hormonlarının sağlıklı çalışmasını sağlar. Günlük A vitamini almak için 1 adet orta boy havuç yenilmelidir.
C vitamini ; C vitamini metabolizmamızda üretilmeyen bir vitamindir. Bu nedenle dışarıdan yiyecekler yolu ile alınır. Vücudumuzda demir emilimi C vitamini sayesinde olmaktadır. Ayrıca bağışıklık sistemimizin güçlenmesi, kanser ile savaş, kolajen üretimi için yani cilt sağlığımız için gereklidir. Günlük olarak 1 adet orta boy domates, 1 adet taze sıkılmış portakal suyu günlük gerekli C vitamini eksiğimizi tamamlar.
K vitamini ; Kanın pıhtılaşmasını sağlayan ve bağırsaklarda yararlı bakterilerin oluşumu için gerekli olan bir vitamindir. Kemiklerin sağlıklı kalması, kemik erimesinin önüne geçme ve kalp-damar sağlığımız için çok gereklidir. Bir tutam maydanozlu yeşil salata günlük K vitamini ihtiyacını karşılar.
E vitamini ; Güçlü bir antioksidan olan E vitamini, kasların düzenli çalışması, sinir sistemi rahatsızlıkları için gereklidir. Günlük 2 kaşık zeytinyağı tüketmek E vitamini almamızı sağlar.
Kalsiyum ; Kemik gelişimi ve kemik sağlığı için kesinlikle kullanılmalıdır. Günlük bir bardak süt, 1 bardak yoğurt ve peynir yemek günlük kalsiyum ihtiyacını karşılar.
Demir ; 1 kase kuru baklagil, 5-6 adet köfte ile demir eksikliği günlük olarak karşılanır.
Çinko ; 3 köfte ve 1 kase yoğurt çinko ihtiyacını günlük olarak karşılar.
Bakır ; Günde 1 çay bardağı ay çekirdeği günlük bakır ihtiyacını karşılar.
Patlıcan Oturtma Tarifi, Oturtma Nasıl Yapılır?
"Sponsorlu Bağlantılar"
▼ İçerik ▼
Patlıcan Oturtma Tarifi, Oturtma Nasıl Yapılır?
Malzemeler ; 4 orta boy patlıcan, 250 gr. kıyma, 1 orta boy soğan, 2 adet domates, 1 kaşık salça, 3 adet sivri biber, 2 diş sarımsak, karabiber, pul biber, kekik ve tuz.
Hazırlanışı ; Patlıcanları halka halka kesin ve tuzlu suda yaklaşık 20-25 dakika kadar bekletin. (Böylece daha az yağ çekeceklerdir.) Derin bir tavada küp doğradığınız soğanlar ile kıymanızı kavurun. İçine bir kaşık salça ve ezdiğiniz 2 diş sarımsağı ekleyin. patlıcanları sudan süzün ve az miktar kızmış yağda hafifçe kızartın. Havlu kağıt koyduğunuz bir tabağa alın. Bir fırın tepsisine, önce kıymalı harcınızı ekleyin. Üstüne hafif kızaran patlıcanları düzenli bir şekilde dizin.
Domatesleri halka halka doğranmış şekilde yemeğin üstüne sıralayın ve biberleri ortadan ikiye keserek ekleyin. Baharatlarınızı da ekledikten sonra az miktarda zeytinyağını üzerinde gezdirin. Yaklaşık 200 derecelik fırında yaklaşık 25 -30 dakika kadar pişirin. Eğer arzu ederseniz üzerine kaşar rendesi de ilave edebilirsiniz. Patlıcan oturtma fırından çıkarıldıktan sonra 30 dakika kadar dinlendirilmeli ve servis edilmelidir.
Şekerpare Nasıl Yapılır? Şekerpare Tarifi
"Sponsorlu Bağlantılar"
▼ İçerik ▼
Şekerpare Nasıl Yapılır? Şekerpare Tarifi
Malzemeler ; 2 adet yumurta, 2 çay bardağı pudra şekeri, 2 çay bardağı sıvı yağ, 1 paket kabartma tozu,100gr. fındık ya da badem, aldığı kadar un. Şurubu için ; 3 su bardağı şeker, 3 su bardağı su, bir kaç damla limon suyu.
Şekerpare tarifi ; Öncelikle şurubu hazırlayın. Şeker ve suyu derin bir tencerede kaynatın. Kaynamaya başlayınca limon suyu ekleyerek ocaktan alın ve soğumaya bırakın. Yoğurma kabına yumurta, pudra şekeri ve yağı ekleyin ve karıştırın. Yavaş yavaş un ekleyerek yoğurun. Elinize yapışmayan yumuşak bir hamur olacaktır. Hamurunuz olduktan sonra üzerine bir bez örterek yaklaşık 10 dakika kadar dinlendirin.
Hamurdan parçalar kopararak elinizde yuvarlayın ve her yuvarlağın ortasına bir bütün fındık gömün. Yağlanmış bir tepsiye hazırladığınız hamur toplarını yerleştirin. Yaklaşık 170 derecede 15-20 dakika kadar pişirin. Üstü pembeleşince pişmiş demektir. fırından çıkınca 10 dakika kadar bekletin ve soğuk şerbetini üzerine dökün. Yaklaşık 1 saat dinlendirdikten sonra şekerpareniz servise hazırdır.
Fenerbahçe Yeni Teknik Direktörü, Fenerbahçe Teknik Direktörü Kim Olacak?
"Sponsorlu Bağlantılar"
▼ İçerik ▼
Fenerbahçe'de Aykut Kocaman'ın istifası sonrası gözler yeni teknik direktörün kim olacağına çevrildi. 1 numaralı favorinin Ersun Yanal olduğu iddia ediliyor...
Fenerbahçe'de Aykut Kocaman'ın istifası sonrası gözler takımın kime emanet edileceği sorusunda. Fenerbahçe yönetimi ve Başkan Aziz Yıldırım'ın yerli bir teknik direktörle çalışmak istediği belirtiliyor...
Fenerbahçe'nin listesinde 1 numaralı favorinin ise bu sezon Eskişehirspor'u çalıştıran Ersun Yanal olduğu iddia edildi.
Fenerbahçe'nin aralık ayında da Aykut Kocaman'ın istifası sonrası Eskişehir'den Yanal'ı istediği iddia edilmişti.
En Popüler Bebek İsimleri, En Güzel Bebek İsimleri Neler?
"Sponsorlu Bağlantılar"
▼ İçerik ▼
Kız Bebek İsimleri
Alara - Güzel gözlü kadın
Aleyna - Esenlik ve güzelliklere sahip, esenlik içinde olan
Başak - Ekinlerin, taneleri taşıyan kılçıklı başı
Beren - tanınmış, güçlü
Bade - Aşk, kutsal sevgi
Berra - Bereketli olan
Ceren - Ceylan, ahu
Damla- Bir sıvının küçük parçacığı
Dilay - Göğe ışık saçan, ay kadar güzel
Derin - Derinliği olan
Duru - Bulanık olmayan, açık, temiz
Ela - Sarıya çalar kestane rengi
Ece - Reis
Ecem - Benim olan ece, kraliçem
Ilgın - Yabancı, gurbette yaşayan
İpek
Eylül
İlkin
Miray- Yılın ilk aylarında doğan
Melike – Kadın hükümdar
Melis - Bal arısı
Su
Nilsu
Pelin -Siyah ve beyaz renkte acı kokulu bir tür bitki
Pınar - Suyun topraktan kaynayıp geldiği yer
Naz - İsteksiz gibi görünen, çekingen davranış
Sena - Övme, övüş
Selin Öğünç, sevinç
Şimal - Kuzey
Talya
Tuana - Ay ışığı
Yağmur
Simge - Alamet, sembol, birşeyi anlatan imge
Yaren - Arkadaş, yakın
Zeynep - Değerli taşlar
Erkek Bebek İsimleri
Alp - Yiğit, soylu
Arda - Halef, ardından gelen
Atakan - Atalardan gelen kan
Arın - Arı, katışıksız
Ali - Yüce, onurlu kimse
Aşkın - Aşmış, ileri, üstün
Bora - Yağmur getiren fırtınalı sert rüzgar
Berk - Sert, sağlam, katı
Bartu - En eski Türk hanlarından birinin adı
Baran - Direnci kıran, ulu, yüksek
Can - İnsanın kendi varlığı, yaşam
Barlas - İyi savaşan, savaşçı yiğit
Canberk - Sağlam, canlı, metin
Berkay - Güçlü ve ay gibi
Çınar
Çağlar - Çağıl çağıl akar
Çağan - Mutlu gün, bayram
Deniz
Doruk - Dağ ya da tepenin en yüksek yeri
Emir - Reis, aşiret başı
Ege - Türkiye ile Yunanistan arasındaki denizin adı
Efe - Batı Anadolu yöresi yiğitlerinin ortak adı
Emre- Dost, beylerbeyi, büyük erkek kardeş
Emirhan
Görkem - İhtişam, gösteriş
Göktürk - Orta Asya'da hüküm süreneski Türk devleti
Kerem - Cömertlik, soyluluk büyüklük
Kaan - Hükümdar, hanların hanı
Kutay - İyilik getiren Ay, uğurlu Ay
Koray - Kamış, kargı gibi, içi boş şeyler
Mert - Sözünün eri, sözünde duran
Meriç - Bulgaristan'dan çıkıp Ege Denizi'ne dökülen ırmak
Polat - Sertleştirilmiş, su verilmiş demir
Rüzgar
Onur - Kişinin kendi öz saygısı, iç değeri, insanın kendine olan saygısı
Sarp - Dik geçilmesi ve çıkılması güç
Serhan - Hanların başı
Tuna - Karaormanlar'dan doğup Karadeniz'e dökülen ve Avrupa'nın Volga'dan Sonra en uzun ırmağı
Toprak
Utku - Birçok emek ve çekinceli uğraşlar sonucu erişilen mutlu sonuç
Alara - Güzel gözlü kadın
Aleyna - Esenlik ve güzelliklere sahip, esenlik içinde olan
Başak - Ekinlerin, taneleri taşıyan kılçıklı başı
Beren - tanınmış, güçlü
Bade - Aşk, kutsal sevgi
Berra - Bereketli olan
Ceren - Ceylan, ahu
Damla- Bir sıvının küçük parçacığı
Dilay - Göğe ışık saçan, ay kadar güzel
Derin - Derinliği olan
Duru - Bulanık olmayan, açık, temiz
Ela - Sarıya çalar kestane rengi
Ece - Reis
Ecem - Benim olan ece, kraliçem
Ilgın - Yabancı, gurbette yaşayan
İpek
Eylül
İlkin
Miray- Yılın ilk aylarında doğan
Melike – Kadın hükümdar
Melis - Bal arısı
Su
Nilsu
Pelin -Siyah ve beyaz renkte acı kokulu bir tür bitki
Pınar - Suyun topraktan kaynayıp geldiği yer
Naz - İsteksiz gibi görünen, çekingen davranış
Sena - Övme, övüş
Selin Öğünç, sevinç
Şimal - Kuzey
Talya
Tuana - Ay ışığı
Yağmur
Simge - Alamet, sembol, birşeyi anlatan imge
Yaren - Arkadaş, yakın
Zeynep - Değerli taşlar
Erkek Bebek İsimleri
Alp - Yiğit, soylu
Arda - Halef, ardından gelen
Atakan - Atalardan gelen kan
Arın - Arı, katışıksız
Ali - Yüce, onurlu kimse
Aşkın - Aşmış, ileri, üstün
Bora - Yağmur getiren fırtınalı sert rüzgar
Berk - Sert, sağlam, katı
Bartu - En eski Türk hanlarından birinin adı
Baran - Direnci kıran, ulu, yüksek
Can - İnsanın kendi varlığı, yaşam
Barlas - İyi savaşan, savaşçı yiğit
Canberk - Sağlam, canlı, metin
Berkay - Güçlü ve ay gibi
Çınar
Çağlar - Çağıl çağıl akar
Çağan - Mutlu gün, bayram
Deniz
Doruk - Dağ ya da tepenin en yüksek yeri
Emir - Reis, aşiret başı
Ege - Türkiye ile Yunanistan arasındaki denizin adı
Efe - Batı Anadolu yöresi yiğitlerinin ortak adı
Emre- Dost, beylerbeyi, büyük erkek kardeş
Emirhan
Görkem - İhtişam, gösteriş
Göktürk - Orta Asya'da hüküm süreneski Türk devleti
Kerem - Cömertlik, soyluluk büyüklük
Kaan - Hükümdar, hanların hanı
Kutay - İyilik getiren Ay, uğurlu Ay
Koray - Kamış, kargı gibi, içi boş şeyler
Mert - Sözünün eri, sözünde duran
Meriç - Bulgaristan'dan çıkıp Ege Denizi'ne dökülen ırmak
Polat - Sertleştirilmiş, su verilmiş demir
Rüzgar
Onur - Kişinin kendi öz saygısı, iç değeri, insanın kendine olan saygısı
Sarp - Dik geçilmesi ve çıkılması güç
Serhan - Hanların başı
Tuna - Karaormanlar'dan doğup Karadeniz'e dökülen ve Avrupa'nın Volga'dan Sonra en uzun ırmağı
Toprak
Utku - Birçok emek ve çekinceli uğraşlar sonucu erişilen mutlu sonuç
Göz Makyajı Sağlığa Zararlı Mı?
"Sponsorlu Bağlantılar"
▼ İçerik ▼
Ege Üniversitesi (EÜ) Göz Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ayşe Yağcı, kadınların güzellik ve bakım için kullandığı makyaj malzemelerinin sağlık açısından zararlı maddeleri içerebildiğine dikkati çekti.
Piyasadaki çok kaliteli ürünlerin içeriğinde bile sağlık için zararlı maddelerin bulunduğuna işaret eden Yağcı, pazarlardan alınacak ucuz makyaj malzemelerinin kesinlikte tercih edilmemesi gerektiğini vurguladı.
Yağcı, "Pazarda satılan ürünler çok zararlı. Bunların insan sağlığını dikkate alacak şekilde üretilmiş olması mümkün değil" dedi.
'GÖZ KAPAKLARI İÇERİSİNDE BİRİKİYOR'
Göz etrafına sürülen nemlendiricilerin, göz altı kırışıklığını giderici kremlerin kısmen cilt tarafından emildiğini ve sistemik dolaşıma karıştığını anlatan Prof. Dr. Yağcı, şöyle konuştu:
"Çok iyi bildiğimiz markalarda bile insan sağlığına zararlı maddeler var. Göz çevresinde kullandığımız kremlerde bu etkilenmenin yanında göze yakın olmaları nedeniyle kapakların iç kısmında biriken rimelleri görüyoruz. Bir de makyaj malzemesini sürdükten sonra gözü kırparken bunlar buharlaşıp göz yüzeyinde etkili olur. Kirpik içinde biriken makyaj malzemeleri alerjiye neden olur, gözyaşı tabakasının bütünlüğünü bozar. Bu da gözde yanma, kızarıklık, batma, sulanma gibi sağlık sorunlarını ortaya çıkarır. Kadınlar makyaj malzemeleri ya da nemlendirici kremleri kirpik dibine yakın olmayacak şekilde kullanmalı. Bunlar kapağın serbest kenarına çok yakın kullanılmalı, kirpik dibine yakın olmayacak şekilde kullanılmalı ki gözü açıp kapattıkça gözyaşı film tabakası etkilenmesin."
Yalan Nasıl Anlaşılır? Yalanı Anlama Yolları
"Sponsorlu Bağlantılar"
▼ İçerik ▼
Yalan söyleyen insanlar göz temasından kaçınırlar. Karşısında olan insanla göz teması kuramaz ve elleri ile kollarını konuşmada kullanmazlar. Soru sorduğunuzda eller size doğru asla çevrilmez ve avuçlarını sıkarlar. Dürüst olmama gerekirse, neden yalan söyleyeyim?, gerçekleri konuşmak gerekirse ile başlayan cümleler konuşmalarda sıklıkla geçer. Konuşurken size soru sormaz ve sizin sorulara muallak cevaplar gelir. Sözleri, el ve kollarının hareketleri ile örtüşmez.
Anlattıkları konuyu çok detaylı ve geniş anlatırlar. Uzun uzun konu her açıdan anlatılır. Fakat bu arada siz bir soru sorduğunuzda şaşırır ve bocalarlar. Çünkü, hazırlıksızdırlar. Tüm konuşma içinde, mutluluk, şaşkınlık gibi duygular sadece ağız hareketleri ile ifade edilir. İlgiyi başka bir yere çekmek için dalga geçer ve sık sık şaka yapar. Karşınızda ki insan tamamen kişilik değiştirir. Yalan söyleyenler, heyecanlı bir insansa sakin, sakin bir insansa hareketli ve heyecanlı olur.
Sizinle konuşurken bakışlar daima kapıya yani çıkışa yöneliktir. Bunun sebebi, hemen kaçma psikolojisidir. Asla sizinle fiziksel temas kurmazlar. Konuşurken, eli sürekli yüzüne dokunur. Ağız kenarlarına dokunma , burun çekme ve başını kaşıma en iyi yalan belirtileridir.
Alzheimer Olmamak İçin Ne Yapılmalı? Alzheimera Ne İyi Gelir?
"Sponsorlu Bağlantılar"
▼ İçerik ▼
Alzheimer Olmamak İçin Ne Yapılmalı? Alzheimera Ne İyi Gelir?
Alzheimer, unutkanlık hastalığıdır. Fakat insanlar unuturlar bu nedenle her unutkanlık Alzheimer değildir. Unuttuğunuz bir olay ya da yer olduğunda paniğe kapılmak yersizdir. Yapılan araştırmalarda, beynimizi ne kadar fazla kullanırsak Alzheimer riskinin de o oranda azaldığı ortaya çıkmıştır. Çünkü zihinsel egzersizler beyinde yeni devreler ve bağlantılar oluşturmaktadır.
Yaşımızın ilerlemesi ile birlikte vücudumuzda değişmeye başlar. Kaslar yavaş yavaş küçülür, organlarımız ve kemiklerimiz bozulmaya başlar. Beynimiz de bu değişimden etkilenir. 70-75 yıllık yaşam süren bir insanda beyinde %15-20 arası küçülme oluşur. Beyinde ki küçülme nedeni ile unutkanlıklarımız başlar. Buna yaşa bağlı unutkanlık denilmektedir. Bu gayet doğal olan bir süreçtir. Hafıza bir beyin özelliğidir. Öğrenilen her olay, bilgi önce kayıt edilir daha sonra kullanılmak üzere hatırlanır. Yakın, orta ve uzak olmak üzere üç farklı bellek yapısı vardır.
Yakın olan geçirdiğimiz dakikalar, orta olan aylar ve günler, uzak olansa yılları kapsamaktadır. Alzheimer hastalığında yakın bellek iyi çalışır. Orta bellek zamanla kaybedilir ve uzak bellek ise hastalığın ilk zamanlarında kaybedilir. Beynimiz, yeni elde ettiği tüm bilgileri eski bilgilerle ilişkilendirir ve bir arada tutar. Stres beynimizde yeni bilgilerin alınmasına engel olan başlıca etkenlerdendir. Stresli bir ortam ya da olay yaşayan insanlar, yüksek adrenalin sayesinde kayıt yapamaz hale gelirler. Ani şok durumlarında bazen olayları hatırlayamamızın nedeni de budur.
Yapılan araştırmalarda beynin stresten uzak , dengeli beslenme ve aktivite ile Alzheimer riski düşmektedir. Deniz ve deniz ürünleri, Omega3 yağ asitlerinin bol miktarda alınması beynin ve hafızanın güçlendiğini göstermektedir. Alzheimer hastalığının yaşla çok ilgisi yoktur. Genç insanlarda da görülmektedir. Bu nedenle beynimizi aktif tutmak çok önemlidir.
Alzheimer’a yakalanmamak için ; Bol bulmaca çözmek, her sabah aynı yoldan işe gitmemek, düşünmek, kitap okumak, tartışma programlarını seyretmek, fikir üretmek, film seyretmek gibi aktiviteler beyin sağlığımız için gereklidir. Uzmanlar erken yaşlarda sakin bir yaşama geçen insanları bu nedenle şiddetle uyarmaktadır.
Elektrik Enerjisi Nasıl Üretilir?
"Sponsorlu Bağlantılar"
▼ İçerik ▼
Günümüzde elektrik üretmede kullanılan çeşitli yöntemler mevcuttur. Kömür ve doğalgaz tarzındaki fosil yakıtların yanması neticesinde kimyasal bir enerji çıkmaktadır. Bunun yardımıyla doğal soğutucu olarak kullanılan su ısıtılarak buharlaşması sağlanmaktadır. Nükleer santrallerde soğutucu olan suyun buharlaşması için, uranyum elementinin bölünmesi neticesinde meydana çıkan nükleer enerji kullanılır.
Ortaya çıkan buhar, türbin olarak adlandırılan aletin kanatlarına çarpar ve kanatların dönmesini sağlar. Bu türbinin uç kısmında bir jeneratör vardır. Türbin dönmeye devam ederken, jeneratörün içindeki bobinin göbeğinde bulunan mıknatısı da döndürmektedir. Bunun sonucunda jeneratörde elektrik enerjisi üretilmektedir. Oluşan bu elektrik enerjisi kablolar vasıtasıyla santralde bulunan transformatör ünitesine ulaştırılmaktadır. Transformatöre ulaşan elektrik enerjisinin voltajı 380 kw’a yükseltilmektedir.
Bu işlemlerin sonucunda, elektrik enerjisi uzak yerlere aktarılmaya hazır duruma gelmiş demektir. 380 Volta yükseltilen elektrik, üretildiği yerden aktarılmak için yüksek gerilim hatlarıyla en uzak yere kadar ulaştırılmaktadır. Bu yüksek gerilim hatları üzerinden uzak noktalara kadar ulaştırılan elektrik, dağıtımı yapılmadan önce de büyük trafo merkezlerine girmektedir. Bu trafolar gelen elektriğin voltajını evlerde kullanılabilir hale getiren voltaj indirme istasyonlarıdır. Elektrik, buralarda standart kullanıma hazır hale getirilmekte ve dağıtımı yapılmaktadır.
Elektrik, çağımızda olmazsa olmaz en önemli unsurlardan biridir. Evlerimizde ya da işyerlerimizde kullandığımız bilgisayar, buzdolabı, televizyon, aydınlatma lambaları, çamaşır ve bulaşık makineleri ile birçok ürünün çalışmasını sağlayan ana faktördür.
Yukarıda sayılan aşamalardan geçen elektrik, evlerimize veya işyerlerimize ulaştığında, elektrik sayaçlarından geçerek kullanımımıza sunulmaktadır. Doğal kaynakların, gelecek nesillere de aktarılabilmesi için, bu tür enerjilerin verimli ve tasarruflu kullanılması çok önemlidir. Çünkü elektrik üretimi sağlamak için, dünya yer altı ve yer üstü kaynakları sürekli olarak kullanılmaktadır. Bunların sınırsız olmadı düşünülerek, alternatif enerji kaynakları için oldukça fazla çalışmalar da yapılmaya devam etmektedir.
Elektrik Enerjisi Kaynakları Nelerdir?
"Sponsorlu Bağlantılar"
▼ İçerik ▼
Elektrik Enerjisi Kaynakları Nelerdir?
Termik enerji: Elektrik enerjisi elde etmek için termik santrallerde kullanılan yakıtlar, termik ham enerji kaynaklarıdır. Bu kaynaklar üç ana başlıkta değerlendirilmektedir. Bunlar katı, sıvı ve gaz enerji kaynaklarıdır. Linyit ve taş kömürü, odun ve çekirdek enerjileri katı, fuel-oil sıvı, doğalgaz da gaz enerji kaynaklarıdır.
Su enerjisi: Ülkemiz akarsu ve su zengini, ancak az kullanılan bir elektrik enerjisi üretim kaynağıdır. Bunun nedeni ise, termik santrallere nazaran çok daha maliyetli olmasıdır. Aslında, diğer tüm kaynaklara bakılacak olursa, bedava bir kaynak olarak düşünebiliriz.
Rüzgar enerjisi: Rüzgar da aynı su gibi bedava bir kaynak. Doğal kaynakların korunmasına da yardımcı olabilecek rüzgar enerjisinden elektrik üretimi, rüzgar kuvveti 4-25 m/s hıza sahip rüzgar kuvvetinden rüzgar türbinleri sayesinde üretilmektedir.
Güneş enerjisi: Güneş panelleri yardımıyla, güneş ışınlarının akülerde toplanması prensibine dayanan bir elektrik üretimi şeklidir. Güneşin en büyük enerji kaynağı olduğunu düşünürsek oldukça önemlidir. Ancak, güneş panellerinin üretim ve bakım maliyetleri nedeniyle şimdilik pahalı bir enerji kaynağı durumundadır.
Jeotermal ve diğer enerji kaynakları: Jeotermal, dalga gücü ve gel-git elektrik enerjisi üretiminde kullanılan kaynaklardandır. Bu kaynakların hiçbiri ülkemizde kullanılan enerji kaynakları değildir.
2013 Memur Alımları, Ne Kadar Memur Alınacak?
"Sponsorlu Bağlantılar"
▼ İçerik ▼
İçişleri Bakanı Muammer Güler, Özel Güvenlik Yasası kapsamında stat ve okul gibi bölgelerde görev yapmak üzere 10 bin Koruma Memuru istihdam edileceğini bildirdi.
Başbakan Tayyip Erdoğan’ın üniversite ve stadlarda bundan böyle polislerin görev yapacağını açıklamasından sonra İçişleri Bakanlığı harekete geçti. "Koruma Memurları" adı altında ilk etapta lise mezunu 10 bin kişi işe alınacak. Bu kişiler emniyet hizmetinde kadroya alınacak. Ancak polis kadrosunda olmayacak. Polisin yardımcı kuvveti şeklinde görev yapacaklar.
İçişleri Bakanı Muammer Güler, Meclis'te konuyla ilgili soruları yanıtladı. Bakan Güler, yeni alınacak 10 bin kişilik kadronun palosi olmayacağını görevlerinin sadece koruma hizmeti ile sınırlı olacağını bildirdi. Koruma Memuru sınıfında işe başlatılacak personel, stad, salon, kişi, üniversite ve hassas bölgelerde görevlendirilecek.
Bakan Güler, 6 aylık eğitim sonrasında işe başlatılacak personelin tabanca gibi hafif silahla donatılacağını bildirdi. Gençlik ve Spor Bakanlığı ile ortaklaşa yürütülen çalışmanın önümüzdeki günlerde sonuçlandırılacağı kaydedildi.
Özel Sektörde Çalışanlar Memur Olabilecek Haberi
"Sponsorlu Bağlantılar"
▼ İçerik ▼
Meclise sevk edilen torba yasa tasarısı ile birlikte özel sektörde genel müdürlük, üst düzey yöneticilik yapmış kişilerin kamuya transfer olmalarının süresi 12 yıldan 5 yıla iniyor.
Bu yasa meclisten geçerse atama yolu kadrolaşma olabileceği nedeniyle siyasal tartışmalar gündeme gelebilir.
Son birkaç aydır memurları ilgilendiren kararlar için Torba yasalarla düzenlemeler yapılıyor. Son olarak, birkaç gün önce Meclis'e sevk edilen Torba Yasa Tasarısı'yla, bu tip bir düzenleme daha yapılacağı anlaşıldı. Devlet Personel Başkanlığı'nın yürüttüğü toplantılarda memur konfederasyonları ile kamu personel rejiminde yapılacak değişiklikler konuşuluyor. Akşam Gazetesi'nden Cem Kılıç'ın haberine göre; Toplantılarda ücret adaletsizliğinin yanı sıra, "rotasyon" konusu da görüşüldü. Ancak Meclis'e gönderilen yasa tasarısında bu konuların yer almaması konfederasyonların eleştirilerine neden oldu.
ÜST DÜZEY YÖNETİCİ ATANABİLECEK
Çalışma Bakanlığı ise, kamu personeli ile ilgili düzenlemeleri tek seferde yapmak istemiyor, yani yeni tasarılar yolda. Yeni yasa tasarısında kamuda özel sektör mantığına yakın bir sisteme geçilecek. Artık özel sektörden kamuya üst düzey yönetici atanabilecek. Bu tasarıyla 657 sayılı Kanuna bir madde eklenerek Müdür, İl Müdürü, Daire Başkanı ve daha üst unvanlı kadrolara yapılacak atamalarda aranan 8-10 ve 12 yıllık hizmet süresi şartı, 5 yıla indiriliyor. TasarIda "daha üst düzeyli unvan" tanımıyla, genel müdür ve müsteşar düzeyindeki atamalar kastediliyor.
DIŞARIDAN MÜSTEŞAR GELİYOR
Yasa tasarısında ifade edilen "daha üst düzeyli unvanlar" tanımıyla, genel müdür ve müsteşar düzeyindeki atamalar kastediliyor. Bu kadrolar için en az yüksek okul mezunu olma şartı var. Bu düzenlemenin temel gerekçesi, kamunun da piyasa yönelimli politikalara uyumu olabilir. Ancak özelde çalışmış, kamudaki hiyerarşik örgütlenmeyi ve liyakatı bilmeyen özel sektörlüler transferde zorlanabilir. Ayrıca bu transferlerde siyasetin etkisini de unutmamalıyız. Müsteşarın dışardan atanacak olması önemli.
HARİCİYECİ OLMAK İÇİN BİLGİ BİRİKİMİ ŞART
Düzenlemeye göre, örneğin Dışişleri Bakanlığı'ndaki herhangi bir genel müdür pozisyonuna, belirli bir meslek mensubu, kariyer meslek mensubu ya da kurum meslek personeli olma şartları bulunmadan da atama yapılabilecek. Yine Dışişleri için yapılan bir düzenlemeye göre, Dışişleri'nde meslek mensupları dışından büyükelçi ve daimi temsilci olarak atananların daha sonra merkeze dönmeleri durumunda meslek mensuplarıyla aynı haklara sahip olmaları da sağlanıyor. Hariciyeci olmak kolay değil, sadece bilgi değil aynı zamanda entelektüel bir bakış açısı da gerekli. Bu nedenle dışarıdan atamalar tartışmalı olacaktır.
TEZ YAZMA ZORUNLULUĞU KALKIYOR
Mevcut durumda uzman yardımcılığı ya da müfettiş yardımcılığında geçirilmesi gereken süre 3 yılken tasarıda 2 yıla indiriliyor. Ayrıca, kamudaki uzman yardımcılarının uzman olması için tez yazmaları gerekiyordu bu zorunluluk da artık kaldırılıyor. Ayrıca uzmanlar için yabancı dil bilme şartının da neden kaldırıldığını anlayabilmiş değilim.
Tasarıda dikkati çeken bir başka konu da, 28 Şubat öncesi ve sonrası verilen disiplin cezaları ile memuriyetten çıkarılanların, yeniden dönmelerine imkan tanınması. Bu haksızlığa uğrayanlar için sevindirici bir haber.
ŞARTLAR KALDIRILIYOR
Müdür ve daha üst unvanlı yönetici kadrolarına atanabilmek için belirli bir meslek grubu, kariyer meslek mensubu ya da kurum meslek personeli olma, belirlenen hizmet sınıflarına ya da hâkimlik ve savcılık mesleklerine ilişkin kadrolarda bulunma gibi özel şartlar da kaldırılıyor. Böylece herkesin üst düzey yönetici olabilmesinin yolu açılıyor.
Playstation 4 Fiyatı Ne Kadar? Özellikleri
"Sponsorlu Bağlantılar"
▼ İçerik ▼
Konsola ait bir görüntü göremedik belki ama teknik özellikleri, barındırdığı yazılımlar ve hedefledleri adına Playstation 4 için her şey açıklandı. Üstelik bir dolu yeni oyunun da tanıtımı yapıldı.
Etkinlik sırasına göre önemli noktaları paylaşmaya başlayalım. Ama şu notu da ekleyeyim: Etkinliğin önemli bir bölümü yeni oyun tanıtımlarıyla geçti. Bu oyunlara bakmak isterseniz Playstation 4 için Yeni Duyurulan Oyunlar yazımıza göz gezdirebilirsiniz.
Teknik Özellikler ve Kontrol Cihazı
Sahneye ilk olarak Sony’nin CEO’su Andrew House çıktı. “Bugün Playstation adına atılan cesur adımları göreceksiniz.” diyen House, etkinliğin en başlarında Playstation 4 duyurusunu resmi olarak yaptı.
Konsola ait teknik özellikleri de açıklayan House, Playstaion 4’ün X86 mimarili 8 çekirdek işlemciye, GDR 5 kullanan yüksek optimizasyona sahip bir PC GPU'ya, 8 GB Ram'e ve dahili bir sabit diske sahip olduğunu açıkladı. Playstation 4’ün GPU gücünü göstermek adına etkinlikte bir demo da yayınlandı. Bu demoda konsol, sadece GPU gücünü kullanarak bir milyon farklı objeyi hareket halinde gösterebildi.
Teknik özelliklerin ardından gösterilen DualShock4, daha önce haberini yaptığımız sızan fotoğraftaki görüntüyle oldukça benzer.
Dokunmatik ekran, kulaklık girişi, oyuncuları tanımaya yarayan mavi ışık barı üzerinde barındıran DualShock4, 3D kamerayla bir çift oluşturarak hareket algılayan bir kontrol cihazına da dönüşüyor. Bunların dışında üzerinde bir de Share (Paylaş) butonu barındıran DualShock4, anında paylaşım yapmanıza olanak tanıyor.
Playstation 4 Yazılımı
Playstation 4’te en dikkat çekici noktalardan biri, zaman kaybetmeden kaldığınız yerden oyuna devam etmek. Bir oyunu oynarken konsolu kapatsanız bile tekrar açtığınızda tek tuşla oyuna kaldığınız yerden anında devam edebileceksiniz.
Artık oyun indirirken bekleme işine de son veren Sony, istediğiniz dijital oyunu hemen oynamanıza imkan tanıyacak. Online mağaza üzerinde gördüğünüz bir oyunu indirmek yerine direkt oyuna girerek oynayabileceksiniz. Siz oynarken, oyun arkada inmeye devam edecek. Böylece hiç zaman kaybetmemiş olacaksınız. Sony’nin yeni nesilde önem verdiği şeylerden biri de bu: Hız.
Diğer üzerinde durulan konuysa sosyalleşmeye. Hızlıca sosyal ortamlarda oynadığınız oyunlarla ilgili paylaşım yapabileceksiniz. Oyundan bir sahnenin videosunu arka planda upload ederken oyununuzu oynamaya devam edebileceksiniz. Hatta isterseniz canlı yayın bile yapabilirsiniz. Üstelik arkadaşlarınız canlı yayınlarınıza katılarak size yorumda da bulunabilecekler
Kişiselleştirme; Playstation 4’ün ana noktalardan biri daha. Size özel bir arayüz çıkaracak olan Playstation 4, her kullanıcı için özel bir şeyler sunmak istiyor. Bunun için mobil desteği de sunan PS4, beğendikleriniz ve oynadıklarınızı zamanla öğrenecek ve gelecek oyunlar arasından size uygun olanlarla ilgili gelişmeleri profil sayfanıza yönlendirecek. Profilinize tablet ve mobil cihazlarınızdan da ulaşabileceksiniz. Böylece hayatınızın her anında PS4’le irtibat halinde olacaksınız.
İşin hem sosyal hem de teknik kısımlarından birisi de Playstation 4’ü PS Vita ekranınıza taşıyabiliyor olmanız. Aynı ekranda iki kişi (Splitscreen) oynama devrine son vermek isteyen Sony, ekranı ikiye bölmek yerine alternatif olarak ikinci oyuncunun, oynanan oyunu PS Vita veya tabletinin ekranına taşımasını sağlamış.
Tek başınıza oynadığınız anlarda da PS4 ekranınızı PS Vita’ya taşıyabileceksiniz. Evde misafirler olduğunu düşünün. Salona ulaşamıyorsunuz. PS4'ünüzü açıp içeri gidebilir ve PS Vita'nızdan Playstation 4'e bağlanarak PS4 oyununuzu oynayabilirsiniz.
Etkinlikte Playstation markasına ait eski oyunlarında internet üzerinde oynanabileceğine değinen Sony, Playstation 4’ün direkt olarak bu özelliği içereceğine dair bir açıklama yapmadı.
Ama Konsol Yok!
Etkinliğin sonunda Playstation 4’e dair bir görüntü göremedik. Bunun yanında konsola dair bir fiyatta paylaşmayan Sony, sadece konsolun çıkış tarihi için bir aralık verdi.
Playstation 4 2013 sonlarına doğru çıkacak. Ancak kesin tarih için diğer bilgiler gibi E3 2013’ü beklememiz gerekecek.
Yağmurdan Kaçarken Dizisi Neden Bitti?
"Sponsorlu Bağlantılar"
▼ İçerik ▼
Ama biz izliyorduk :)
Cumartesi akşamları ATV’de yayınlanan “Yağmurdan Kaçarken” dizisinden kötü haber geldi.
Rol aldığı reklam filmiyle Türkiye'den büyük bir ün kazanan İspanyol model Carlos Martin Gonzales’in başrolünde olduğu, “Yağmurdan Kaçarken” dizisi, seyirciden ilgi göremeyince 8. bölümü yayınlandıktan sonra yayından kaldırıldı.
Dizinin bittiğini başrol oyuncusu Carlos Martin Facebook sayfasından yazdığı "Üzülerek söylemek zorundayım ki Yağmurdan Kaçarken yayından kaldırıldı. Sanırım kanalın ve yapımcıların beklediği hedefe ulaşamadı. Önümüze bakma ve diğer projeleri değerlendime zamanı. Bütün ekip arkadaşlarımla çalımak zevkti. Hepsine bol şans dilerim" sözleriyle duyurdu.
30 Mart’ta başlayan, aşk, evlilik ve aile ilişkilerini konu alan romantik komedi türündeki dizinin oyuncu kadrosunu Carlos Martin, Ezgi Asaroğlu, Ayça Erturan, Ali Ersan Duru, Ebru Şancı, Furkan Andıç, Enise Ütük, Serkan Şenalp, Kazım Akşar ve Aslı Omağ oluşturuyordu. Dizinin yönetmen koltuğunda ise Tayfun Güneyer oturuyordu.
2013 EuroVision Şarkısı Video Klip izle Dinle ilk 10
"Sponsorlu Bağlantılar"
▼ İçerik ▼
Bu yılki Eurovision’da ilk 10
1. Danimarka (281 puan)
2. Azerbaycan (234 puan)
3. Ukrayna (214 puan)
4. Norveç (191 puan)
5. Rusya (174 puan)
6. Yunanistan (152 puan)
7. İtalya (126 puan)
8. Malta (120 puan)
9. Hollanda (114 puan)
10. Macaristan (84 puan)
...Kazanan Şarkı... video
1. Danimarka (281 puan)
2. Azerbaycan (234 puan)
3. Ukrayna (214 puan)
4. Norveç (191 puan)
5. Rusya (174 puan)
6. Yunanistan (152 puan)
7. İtalya (126 puan)
8. Malta (120 puan)
9. Hollanda (114 puan)
10. Macaristan (84 puan)
...Kazanan Şarkı... video
Emmelie De Forest - Only Teardrops
2013 FORTUNE 500 Listesi - ABD 2013 Fortune 500 Şirketleri
"Sponsorlu Bağlantılar"
▼ İçerik ▼
Fortune dergisi tarafından her yıl yayınlanan Fortune 500 2013 listesi açıklandı.
ABD'nin en yüksek ciroya sahip 500 şirketin sıralandığı listede bu yıl en büyük sürprizi ilk 5’e girerek Berkshire Hathaway şirketi ile listenin 6. sırasıyla ilk 10’ da yer almayı sonunda başaran Apple yaptı.
01. Wal-Mart Stores
Gelir:470 milyar dolar
02. Exxon Mobil
Gelir:450 milyar dolar
03. Chevron
Gelir:233 milyar dolar
04. Phillips 66
Gelir:170 milyar dolar
05. Berkshire Hathaway
Gelir:162 milyar dolar
06. Apple
Gelir:156 milyar dolar
07. General Motors
Gelir:152 milyar dolar
08. General Electric
Gelir:146 milyar dolar
09. Valero Energy
Gelir:138 milyar dolar
10. Ford Motor
Gelir:134 milyar dolar
BalMumu Heykeller Müzesi, Yılmaz Büyükerşen Balmumu Heykelleri
"Sponsorlu Bağlantılar"
▼ İçerik ▼
Yılmaz Büyükerşen Balmumu Heykeller Müzesi’nde Eskişehir’in ve Türkiye’nin tarihinden kesitlere de yer veriliyor. Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen, müze ile ilgili olarak, "Tarihimizin ürünüyüz ve yetiştirdiğimiz insanlar kadarız. Gurur duyulacak bir tarihimiz var. Gurur duyulacak insanlar yetiştirdik. Ancak tarihimize de insanlarımıza da hak ettikleri değeri vermediğimizi düşünüyorum. Balmumu heykeller, tarihle ve ünlü kişilerle insani bir temas kurmaya çok uygun. Balmumu heykelleri bu yüzden seviyorum. Umuyorum ki, yaptığım heykeller, tarihimizle, insanımızla, yani kendimizle barışmak konusunda, karınca kararınca da olsa bir katkı yapacaktır" dedi.
Regaip Kandilinde Ne Yapılır? Regaip Gecesi İbadetleri
"Sponsorlu Bağlantılar"
▼ İçerik ▼
Regaib, kelime anlamı olarak istemek, arzu etmek, istekte bulunmak, ona karşı meyletmek ve onu elde etmek için çaba sarfetmek anlamlarına gelmektedir. Ek olarak “Çok lütuf ve ihsanla dolu, kıymeti ve değeri büyük, çok iyi değerlendirilmesi gereken gece” manası da mevcuttur.
Bu geceyi ibadetlerle ihya etmek oldukça önemlidir. Normal bir zamanda Kur’an okumanın sevabı 10 olarak derecelendirilirse Recep ayında okumak 10′dan daha fazla olacak, Regaib Kandilinde okumanın sevabı ise çok çok daha fazla olacaktır. Yine kaza ve nafile namazları da bu gecede önemli yere sahiptir.
Bu gecede yapılacak ibadetlerden birisi de DUA etmektir. Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v) bu gecede yapılacak duaların Allah katındn geri çevrilmeyeceğini bildirmiştir.
Regaib Kandilinde yapılacak ibadetleri de şöyle sıralayalım;
Kur’an-ı Kerim okunmalıdır.
Bu gece (Perşembe Günü) oruç tutularak karşılanmalıdır.
Bu gecede kazası olanların en azından günlük kaza kılmaları oldukça sevaptır.
Yatsı Namazı ile Sabah Namazının camide cemaat ile birlikte kılınması da oldukça önemlidir. Bu gecenin ihyasıdır. Bunu yapanlar sabahtan akşama, akşamdan sabaha kadar ibadet etmiş gibi sevap kazanır.
“Lâ ilâe illallah”, ”Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâhil aliyyil azîm”, “Estağfirullah”, “Sübhànallah”, “Elhamdülillâh”, ”Allahümme salli alâ seyyidinâ muhammedin ve alâ âli seyyidinâ muhammed”, “Allahu ekber”, ”Allah” gibi sözler mübarek kelimelerdir, cümleciklerdir.
Bunları zikretmek çok sevabdır..
Regaib Kandili gecesinde kılınacak önemli namazlar ise Tesbih Namazı ile Hacet Namazı’dır.
İşsizlikte Sağlıktan Yararlanma Süresi
"Sponsorlu Bağlantılar"
▼ İçerik ▼
İşsiz kalınınca sağlıktan faydalanabilir misiniz?
Sigortalı işsizler işsizlik maaşı alırken sağlık hizmetlerinden faydalanabiliyorlar. Bunun nedeni ise işsizlik ücreti aldığınız süre içerisinde İŞKUR sizin adınıza Sosyal Güvenlik Kurumu'na Genel Sağlık Sigortası primlerini ödüyor.
Bu primler ödendiği için işsiz kalan kişinin kendisine, eşine ve çocuğuna sağlık hizmetlerinden faydalanması kısıtlanmıyor. Ancak 100 gün sağlık hizmetlerinden faydalanabiliyor.
Bunu uzatmak için ise işsiz kişi Sosyal Güvenlik Kurumuna giderek İŞKUR'dan işsizlik maaşını aldığını ve bu nedenle sağlık hizmetlerinden faydalanması gerektiğini belirterek Sosyal Güvenlik Kurumu işsiz kişinin sağlık hizmetlerinden faydalanması için tekrardan aktifleştiriyor.
Bu aktifleştirme işsizlik maaşının bağlanma süresi yani 6 ay, 8 ay ve 10 ay boyunca devam ediyor.
İşsizlik Maaşı Almak İçin Ne Kadar Süre Çalışmak Gerekli
"Sponsorlu Bağlantılar"
▼ İçerik ▼
Eğer işten çıkarıldığınız tarih içinde 3 yıl geriye dönük olarak 600 gün sigorta primi ödemişseniz 6 ay, 3 yıl geriye dönük 900 gün prim ödemişseniz 8 ay, 3 yıl geriye dönük 1080 gün prim ödemişseniz 10 ay işsizlik maaşından faydalanabiliyorsunuz.
Alacağınız ücret ise son 120 günün brüt ücretinin yüzde 40'ı kadar işsizlik maaşı almaya hak kazanıyorsunuz.
Alacağınız ücret ise son 120 günün brüt ücretinin yüzde 40'ı kadar işsizlik maaşı almaya hak kazanıyorsunuz.
İşsizlik Maaşı Alma Kuralları, İşsizlik Maaşını Kim Alır?
"Sponsorlu Bağlantılar"
▼ İçerik ▼
İşverenin kusuru nedeniyle, küfür, hakaret, ücret ödememe, fazla mesai vermeme vs. gibi nedenler varsa ve bu nedenleri ispatlayabilirseniz istifa edip işten ayrılırsanız işsizlik maaşı alabilirsiniz. Ancak ispat etmeniz şart.
İşveren işinize son verdiyse işsizlik maaşı alabilirsiniz.
İşyeriniz kapandıysa işsizlik maaşı alabilirsiniz.
Süreli bir iş akdi yapmışsanız ve süre bittiğinde işi bırakırsanız işsizlik maaşından faydalanabilirsiniz.
Tüm bu nedenlerden birini taşıyorsanız işten ayrıldığınız anda işverenden talep edeceğiniz ''İşten Ayrılma Bildirgesi''ni işveren 3 nüsha halinde hazırlayıp 1 nüshası işten ayrılan kişiye, 1 nüshası kendisine ve 1 nüshasını da bildirgeye çıkış nedenini yazarak İŞKUR'a gönderiyor.
İŞKUR ise işten çıkarılma nedenlerine bakarak işsizlik aylıığı verilip verilmeyeceğini kararlaştırıyor. Ancak işsizlik maaşı alabilmek için işten ayrılınan tarihten itibaren en geç 30 iş günü içerisinde herhangi bir İŞKUR'a giderek başvuruda bulunması gerekiyor.
30 gün geçmiş ise geçen her geçen günün ücretini işsizlik maaşından alamıyorsunuz. Yani 2 ay sonra İŞKUR'a gidip başvurursanız işsiz kaldığınız andan itibaren başvuru tarihinize kadar olan işsizlik maaşını alamıyorsunuz.
İŞKUR ise başvurunuza bakarak eğer doğru nitelikleri taşıyorsanız size maaş veriyor. Başvurunuzdan 1 ay sonra İŞKUR'a giderek işsizlik maaşı hesap cüzdanınızı alıp ilgili bankadan işsizlik maaşınızı çekebiliyorsunuz.
İşsiz Kalınca Ne Yapmalı? Ne Yapılır?
"Sponsorlu Bağlantılar"
▼ İçerik ▼
Pozitif düşünün. İşten ayrılmak veya çıkarılmak dünyanın sonu değil. Bu kadar bozuk bir ekonomi içinde dünyada kalıplar değişirken sizin başınıza gelmesi gayet doğal. Bu nedenle pozitif olun ve düşünün. Kendinizi işe yaramaz ve kötü hissederseniz hiç bir şey yapamazsınız.
İnternette bulunan pek çok iş bulma ve kariyer sitesine başvuru yapın. Yani interneti kullanın. Hemen her gün yenilenen ilanları takip edin ve başvurun. Belki de eski işinizden çok daha iyisini bulabilirsiniz. Ayrıca bugün hemen hemen her firmanın internet sitesinde iş başvurma formları var. Bu formları firmalar ihtiyaçları olmasa da stokluyor ve ihtiyaç olduğunda görüşmeye çağırıyorlar. İnternette günde 10-20 adet form doldurarak şansınızı arttırabilirsiniz.
CV’nizi profesyonel hazırlayın. Hangi işe başvuruyorsanız o pozisyona göre CV yenilemesi yapın. Özgeçmiş hazırlarken asla yalan beyan vermeyin ama işe uygun olan özelliklerinizi ön plana çıkarın. Böylece iş veren o pozisyon için size öncelik versin.
Eski iş arkadaşlarınızla ve özel hayattaki arkadaşlarla irtibatı kesmeyin ve görüşün. Siz işten ayrıldığınızı kimse bilmesin diye düşünmeyin. Bunda utanılacak bir şey yok. Çalışan arkadaşlarınıza işsiz kaldığınızı bildirin. Onlar iş hayatında olduklarından size uygun bir pozisyon olduğunda bilgi vereceklerdir.
Mali durum kontrolü yapın. Ne kadar idare edecek kadar paranız var tespit edin. Lüks harcamaları kesin ve ayağınızı yorgana göre uzatın. Böylece, iş buluncaya kadar idare edecek bir zaman aralığı belirleyin.
İşsizlik sigortası başvurusu yapın. yaklaşık 6 aya kadar işsizlik sigortası alabilirsiniz. Bu nedenle bilgilerinizi alın ve iş kurumlarına başvurunuzu yapın. Özellikle işten çıkarılanlar için daha kolaylık sağlandığını da unutmayın.
En Büyük Korkularımız Neler? En Çok Korktuğumuz Şeyler
"Sponsorlu Bağlantılar"
▼ İçerik ▼
Burada birinci sırada başarısızlığın yer almasına bakmayın.. Aslında insanın en büyük korkusu ölüm korkusudur.. Nasıl ölünecek nereye gidecez kim karşılayacak bizi sevdiklerimizi nasıl bırakacağız mezarda ne yapacağız.... ha bi de yaşlılık korkusu var... Baktin ki yaşın hızla ilerliyo seni de bi korku alıyo yaşlanmak istemiyosun ama kaçınılmaz oluyor malesef ki...
Başarısızlık ; Hayatımızı istediğimiz gibi şekillendirememek, yeterince para kazanmamak, başkasına muhtaç olmak, geldiğimiz noktayı beğenmemek gibi binlerce başarısızlık sayılabilir. çünkü, başarısızlık kişiden kişiye değişir. Biraz kişilik yapımızla alakalıdır. Bazı insanlar, başarısız olduklarını düşünüp her şeye sıfırdan başlar, bazıları ise hataları tamir ederek yoluna devam eder. Burada en önemli konu, başarısızlık korkusunu sürekli taşımamaktır çünkü, bu durumda hayat çekilmez ve sıkıntılı bir yer olur.
Ölüm korkusu ; Ölüm korkusu dünyanın en garip korkusudur. Genelde hayat içinde bu korku hissedilmez fakat bir hastalık ya da kaza anında ciddi manada yaşanır. Genelde bilinmeyen korkusudur. Ölümden korkmak, belki de dünyanın en doğal korkusudur çünkü yaşam güzeldir. Fakat, ölüm de yaşamın bir parçasıdır.
Reddedilme korkusu ; Hayatımız boyunca yaşadığımız toplum içinde aynı davranışları sergiler ve uyumlu olmaya çalışırız. Bunun nedeni reddedilme korkusudur. Bazı insanlarda bu korku pasifliğe ve ileri utangaçlığa neden olur. önemli olan hayatta istediğiniz gibi davranmak ve reddedilmekten korkmamaktır. Böylece kendiniz olursunuz. Merak etmeyin kendiniz olursanız kimse sizi reddetmez.
Alaya alınma korkusu ; Bu korku özgüven eksikliği ile ortaya çıkmaktadır. Sosyal bir korkudur. Genelde topluluk içinde karşımıza çıkar. İleri durumlarda psikolojik tedavi gerektirir. Kendine güven sorunu aşılınca kendiliğinden kalkar.
Yalnızlık korkusu ; başkaları tarafından fark edilmemek ve toplumdan soyutlanma korkusudur. en ilkel zamanlardan kalan korkudur. İlk çağlarda insanlar, doğa ve hayvanlara karşı bir arada olurlarsa hayatta kalacaklarından bu korku insanlarda gelişmiştir. Bu korkuyu yenmek için aşık olun, iyi dostlarınız ve hobileriniz olsun.
Mutsuzluk korkusu ; Dünyada en çok kullanılan korkudur. Bu korku sayesinde bizler tüketici oluruz. Çünkü alışveriş yaparak bu korkunun yenileceğine inandırılmış bir toplumuz. Tehlikeli bir korku olan mutsuzluk ilerlerse depresyon gibi hastalıklara hatta ölümlere bile neden olur. Bu nedenle hayatta küçük şeylerden mutlu olmayı daha küçük yaşlarda anne ve babaların öğretmesi gerekmektedir.
Hayal kırıklığı korkusu ; Hayal kırıklığı beklentiler ile yaşamın uyuşmadığı durumlarda ortaya çıkar. Genellikle pişmanlıkla beslenir. Hayal kırıklığı yaşamamak için gelecek planlarını gerçekçi yapmak ve uygulamak için çaba sarf etmek gerekir. Hayal kırıklığı yaşadığında tüm hayatından ve denemekten vazgeçmek pek çoğumuzun yaptığı hatadır. Hayatta hayal kırıklıkları olmasa hayatın bir anlamı da olmayacaktır. Önemli olan onlardan ders alarak hayata devam etmektir.
Ali Fuat Cebesoy Kimdir? Biyografisi, Hayatı
"Sponsorlu Bağlantılar"
▼ İçerik ▼
Ali Fuat Cebesoy hayatı
1909-1911 yılları arasında Roma’da askeri ateşe olarak çalışmıştır. Balkan savaşı sırasında Yanya’da savunmada gösterdiği üstün yetenekleri sayesinde Yarbay olmuştur. 1915 yılında Miralay daha sonra Sina cephesinde İngilizlerle savaştıktan sonra tuğgeneral olmuştur. Kafkas ve Filistin cephelerinde savaşlara katılmıştır. Birinci Dünya Savaşında yenilmemiz neticesinde Anadolu’da kurtuluş hareketine katılmıştır. Anadolu içlerine giren Yunan askerlerine karşı kurduğu çeteler ile büyük başarılar kazanmıştır.Ali Fuat Cebesoy, Sivas Kongresi ile 1919 yılında Kuva-i Milliye Komutanı olmuştur. 23 Nisan 1920 yılında Ankara’da milletvekili seçilmiştir. 1920 yılında Batı Cephesi komutanı olmuştur. Burada Ruslarla yapılan savaşta başarısız olmuş ve Moskova büyükelçisi olarak görevlendirilmiştir. 1921 yılında TBMM adına Moskova Anlaşmasını imzalamıştır. 1922 yılında Türkiye’ye dönünce Millet meclisimizin ikinci başkanı olmuştur. 1923 yılında yapılan seçimlerle ikinci kez Ankara’dan milletvekili seçilmiştir. 1923 yılında Konya’da 2. Ordu Müfettişi oldu. Cumhuriyetin ilamı ile milletvekilleri ya asker ya da vekil olmaları gerekliliği yüzünden askerliği bırakarak, meclise dönmüştür. 1924 yılında Kazım Karabekir, Refet Bele, Adnan Adıvar ve Rauf Orbay ile Cumhuriyetin ilk muhalefet partisi olan Terakkiperver Cumhuriyet partisini kurmuştur. 1925 yılında parti kapatılmıştır ve Atatürk’e yapılan İzmir suikasti ile ilgisi olduğu nedeni ile tutuklanmıştır. Suçsuzluğu kanıtlanınca serbest kalmıştır 1933 yılında Konya’dan milletvekili olmuş ve Bayındırlık ve ulaştırma bakanlığı yapmıştır. 1950 seçimlerinde Demokrat partiden İstanbul vekili olarak seçilmiştir. 27 Mayıs ihtilali ile siyasetti bırakmıştır. 1968 yılında vefat etmiştir.
Ali Fuat Cebesoy’un eserleri ; Sınıf Arkadaşım Atatürk, Okul ve Genç Subaylık Anıları, Ali Fuat Cebesoy, 20. Kolordu, Milli Mücadele Hatıraları, Birüssebi- Gazze Meydan Muharebesi sayılabilir.
Gülümsemenin Faydaları Nelerdir? Gülümsemek Neden Önemli
"Sponsorlu Bağlantılar"
▼ İçerik ▼
Gülümsemenin Faydaları Nelerdir? Gülümsemek Neden Önemli
Uzmanlar, gülümsemenin vücudumuza olan faydalarını saymakla bitiremiyorlar. Gülümsemek kan akışından kalbe kadar pek çok sağlık sorununu engelliyor. Üstelik bağışıklık sistemine destek veriyor ve güçlendiriyor. Böylece hastalıklara karşı daha dirençli ve kuvvetli oluyoruz.
Gülümserken, yüzümüzde 53 kas çalışmaktadır. Surat asmak içinse tam iki katı yani 106 kas hareket etmek zorundadır. Yani somurtmak için çok daha fazla efor ve enerji harcıyoruz. Bu nedenle gülümsemek en tembel kişi için bile en kolay eylemdir.
Gülümsediğimizde stres hormonlarının salgılanması yavaşlıyor ve depresyona girmekten kurtuluyoruz. Beyinde salgılanan endorfin hormonları yani mutluluk hormonları hızla artmaya başlıyor.
Yapılan araştırmalarda erkeklere göre gülümsemek bir kadını makyajdan çok daha çekici yapıyor. Erkekler ilk buluşmalarında gülümseyen bayanlardan çok daha fazla etkileniyor ve daha kolay aşık oluyorlar. Kadınlarsa, içten ve samimi gülümseyen erkekleri daha çekici ve hoş buluyorlar.
Yeni doğan bebeklerin doğuştan gülümseme özellikleri vardır. Duyulan hoş sözlere gülümseyerek cevap verebilen bebeklerde bu durum mutluluk ve güven duygusunun göstergesidir.
Yapılan araştırmalarda kadınların erkeklerden çok daha fazla gülümsediği ortaya çıkmıştır. Araştırmalara göre gülümsemek aynı esnemek gibi bulaşıcıdır. Bir toplulukta sürekli gülümserseniz etrafınızda ki herkes gülümsemeye başlar.
Gulumseme ile ilgili sözler
Hiçbir zaman gülümsemekten vazgeçme, üzgün olduğunda bile. Gülümsemene kimin, ne zaman aşık olacağını bilemezsin. G. G. Marquez
İki insan arasındaki en kısa iletişim gülümsemektir.
Gülümsemek yüzde beliren bir mimik değil, senden karşındakine ve onun içindeki sonsuzluğa yaptığın bir açılımdır. S. Özkan
Aşk gülümseme ile başlar, hatayı görmeme ile olgunluğa erer.
Bir gülümseme; sevginin anahtarıdır.
Bir gülümseme; maliyeti yoktur, fakat çok şey kazandırır.
Bir gülümseme; evde mutluluk, iş yerinde başarı.
Uzmanlar, gülümsemenin vücudumuza olan faydalarını saymakla bitiremiyorlar. Gülümsemek kan akışından kalbe kadar pek çok sağlık sorununu engelliyor. Üstelik bağışıklık sistemine destek veriyor ve güçlendiriyor. Böylece hastalıklara karşı daha dirençli ve kuvvetli oluyoruz.
Gülümserken, yüzümüzde 53 kas çalışmaktadır. Surat asmak içinse tam iki katı yani 106 kas hareket etmek zorundadır. Yani somurtmak için çok daha fazla efor ve enerji harcıyoruz. Bu nedenle gülümsemek en tembel kişi için bile en kolay eylemdir.
Gülümsediğimizde stres hormonlarının salgılanması yavaşlıyor ve depresyona girmekten kurtuluyoruz. Beyinde salgılanan endorfin hormonları yani mutluluk hormonları hızla artmaya başlıyor.
Yapılan araştırmalarda erkeklere göre gülümsemek bir kadını makyajdan çok daha çekici yapıyor. Erkekler ilk buluşmalarında gülümseyen bayanlardan çok daha fazla etkileniyor ve daha kolay aşık oluyorlar. Kadınlarsa, içten ve samimi gülümseyen erkekleri daha çekici ve hoş buluyorlar.
Yeni doğan bebeklerin doğuştan gülümseme özellikleri vardır. Duyulan hoş sözlere gülümseyerek cevap verebilen bebeklerde bu durum mutluluk ve güven duygusunun göstergesidir.
Yapılan araştırmalarda kadınların erkeklerden çok daha fazla gülümsediği ortaya çıkmıştır. Araştırmalara göre gülümsemek aynı esnemek gibi bulaşıcıdır. Bir toplulukta sürekli gülümserseniz etrafınızda ki herkes gülümsemeye başlar.
Gulumseme ile ilgili sözler
Hiçbir zaman gülümsemekten vazgeçme, üzgün olduğunda bile. Gülümsemene kimin, ne zaman aşık olacağını bilemezsin. G. G. Marquez
İki insan arasındaki en kısa iletişim gülümsemektir.
Gülümsemek yüzde beliren bir mimik değil, senden karşındakine ve onun içindeki sonsuzluğa yaptığın bir açılımdır. S. Özkan
Aşk gülümseme ile başlar, hatayı görmeme ile olgunluğa erer.
Bir gülümseme; sevginin anahtarıdır.
Bir gülümseme; maliyeti yoktur, fakat çok şey kazandırır.
Bir gülümseme; evde mutluluk, iş yerinde başarı.
Yoğurt Nasıl Yapılır? Evde Yoğurt Yapılışı
"Sponsorlu Bağlantılar"
▼ İçerik ▼
Yoğurt Nasıl Yapılır? Evde Yoğurt Yapılışı
1 litre süt ve 1 kaşık yoğurt malzemelerimizdir. 1 litre sütü aldıktan sonra geniş bir tencerede kaynatalım. Kaynama işlemi başlayınca, altını kısarak yaklaşık 15 dakika kadar kısık ateşte kaynatmaya bırakıyoruz. Bu işlem ile sütün içinde olan tüm bakteri ve mikroplar ölmüş oluyor. Altını kapatarak, soğumaya bırakın.
Mayalama işlemi için sütün ne soğuk ne de sıcak olması gerekmektedir. Bunun için en iyi tespit, parmağı süte sokmak ve içinizden 7′e kadar saymaktır. Eliniz yanmıyorsa mayalama işlemine sütünüz hazırdır. Bir başka küçük kapta, 1 çorba kaşığı yoğurdu, tencereden aldığınız ılık süt ile karıştırın ve tencerenin bir köşesinden bu karışımı süte katarak, tahta kaşık yardımıyla karıştırın. Üstüne bir kevgir ya da süzgeç kapatın. Bu şekilde sütünüz hava alacak, yoğurt içinde olan bakteriler hızlı çoğalacaktır. Yapmış olduğunuz karışımı kalın bir havlu ile iyice sarın ve yaklaşık 5-6 saat dokunmayın. 5-6 saat sonra yoğurdunuz olmuştur ve ağzı açık olarak buzdolabında 3-4 saat kadar bekletin.
Pastörize süt ile yoğurt yapıyorsanız, daha sulu bir yoğurdunuz olacaktır. Bu nedenle maya karışımına 1 tatlı kaşığı süt tozu ekleyerek daha da katılaştırabilirsiniz. Yoğurt, günlük ve taze sütle yapılırsa tam kıvamında olmaktadır. Mayalama işlemi için en uygun olan kaplarsa, cam, seramik ve çömleklerdir. Yoğurdu servis yapmadan ne kadar çok buzdolabında bekletirseniz o kadar kıvamını bulacaktır.
Tavuk Göğsü Yapılışı, Nasıl Yapılır?
"Sponsorlu Bağlantılar"
▼ İçerik ▼
Tavuk Göğsü Yapılışı, Nasıl Yapılır?
Malzemeler ; 150 gr. margarin, 1 su bardağı un, 1 çorba kaşığı nişasta, 1 su bardağı şeker, 1 paket vanilya, 1 litre süt. Nişasta arzu edilirse içine eklenmeyebilir fakat daha koyu bir kıvam verdiğinden kullanılmaktadır.
Hazırlanışı ; Derin bir tencereye yağınızı koyun ve eritin. İçine un ve nişastayı ekleyerek çırpma teli ile kavurun. Yavaş yavaş sütü ilave edin ve unun topaklanmasını engellemek için karıştırmaya devam edin. Şekeri de ilave ederek, fokurdayıp göz göz oluncaya kadar devam edin. Kaynamaya başlayınca altını kısın ve yaklaşık 5 dakika kadar sonra ateşten alın ve içine vanilyayı ilave edin. Bir mikser yardımı ile yaklaşık 10-15 dakika kadar çırpın. Hafif ıslatılmış bir borcama tamamını dökün ve ılıyınca buzdolabına dinlenmeye bırakın.
Arzu ederseniz 1 paket kakaolu bisküviyi robotta çekin ve borcamın içine tavuk göğsünü dökmeden serpin ve üstüne tavuk göğsünü boşaltın ve aynı işlemi üst kısmına da uygulayın. İnce uzun şeritler halinde dilimleyip, rulo halinde sarın.
Ateizm nedir? Ateizm Hakkında
"Sponsorlu Bağlantılar"
▼ İçerik ▼
Ateizm, her türlü tanrı inancına ve ruhani varlıklara olan inançları inkar eden, her şeyi akıl gerçekliği ile açıklamayı düstur edinen bir düşünce şekli, diğer deyişle tanrıtanımazlık demektir.
Tanrıtanımaz tanımıyla adlandırılmak, var olan bir tanrıyı kabul etmeme düşüncesine dayandırıldığı için ateist olan kişiler tarafından kabul gören bir ifade değildir. Ateizm, inançla ilgili her türlü koşullanmayı, hayali varlıkları ve unsurları kesin bir şekilde reddetmektedir. Bu bakış açısı, her çeşit metafizik inançları ve ruhani varlıkları reddeden bir bakış açısıdır.
Ortaya çıkışı
Ateizmin ortaya çıkışı ilk dinlerin ortaya koyduğu tanrı inancının meydana çıktığı döneme kadar uzanmaktadır. Antik çağ olarak adlandırılan eski Yunan’da Anaksimandros, Demokritos, Epikuros ve Anaksogoras ateizmin en ünlü ve eski temsilcileri olarak karşımıza çıkmaktadır. Ateizm düşüncesinin en parlak dönemi 19 ve 20. yüzyılda yaşanmıştır. Bu dönemin öncüleri de Lenin, Karl Marx ve Freidrich Engels gibi isimlerdir.
Neyi ifade eder?
Ateizm, dinle alakalı değil, tamamen tanrı ile ilgili bir kavramdır. Dinlerin olması, bu dinlerin iyi veya kötü olarak sınıflandırılması, dinlerin tanımı ateizm kavramının içinde olan bir olgu değildir. Her çeşit metafizik olayları kabul etmediğinden, her dinin metafiziksel boyutlarını da reddetmektedir. Dolayısıyla, bu durum dinlere karşı olan bir yaklaşım değil, tüm metafizik inançlara karşı olan bir yaklaşım veya duruştur. Ateistlik, dinsizlik olarak adlandırılsa da, Budizm tarzındaki inanışlarda da yaratıcı manasında bir tanrı inanışı görülmez. Bu açıdan bakıldığında Ateizm, dinsizlik ile tam anlamıyla örtüşmemektedir.
Ateizm, bir durumu anlatan kavram olup, yalnızca tanrı ya da tanrıların, bunun yanı sıra metafizik unsurların mevcut olmadığını ifade etmektedir. Ateizm, tanrıyı ve tanrı inancını kesin olarak reddettiğinden teizm, deizm, panteizm, panentezim ve agnoztizmden kesin bir çizgiyle ayrılmaktadır. Zamanımızda dünya nüfusunun yüzde 2,5’luk bir kısmının ateist olduğu düşünülmektedir. Bu oran ülkemizde yüzde 2,5-3 civarındadır. Ateist düşüncenin oranları bazı ülkelerde çok yüksek seyretmekle birlikte, bazı ülkelerde de oldukça düşük düzeydedir. Avrupa Birliğine üye iki ülke olan İtalya’da yüzde 6, İsveç’te yüzde 85 olması da toplumlar arasındaki değişkenliklere çok iyi bir örnektir. Rusya’da yüzde 48 oranında çıkan Ateistlik Japonya’da da yüzde 65 civarında bulunmaktadır.
Şeker Hastaları Ne Yemeli, İyi Gelen Besinler
"Sponsorlu Bağlantılar"
▼ İçerik ▼
Şeker hastalarına iyi gelen yiyecekler ;
Sarımsak ; Doğal bir antioksidan olan sarımsağın faydaları saymakla bitmiyor. Kanı temizlemesi ve karaciğere dost bir yiyecek olması yanı sıra tansiyonu da dengelemektedir. Sarımsak kan şekerini düşürür ve pankreastan insülin salınımını arttırır. Bu nedenle özellikle şeker hastalarına günde 3 diş çiğ sarımsak tüketmeleri önerilir.
Fasulye ; Fasulye glisemik indeksi en düşük sebzedir. Bu nedenle fasulye yenildiğinde kan şekeri yükselmez hatta şekeri dengede tutar. Bu nedenle fasulye şeker hastaları için en önemli besin maddelerinden biridir.
Tarçın ; Tarçın şekeri düşürdüğü gibi insülin salınımını arttırır. Şeker hastalarına doğal bir ilaç gibidir. Genelde kabuklu tarçını demlediğiniz çaya katarsanız, ihtiyacınız kadarını alırsınız.
Enginar ; Kanda bulunan şekerin yükselmesini önlediği gibi dengede de tutar. Bu nedenle enginar, şeker hastalarının mutfağında olmalıdır. Ayrıca kansere karşı da korunmaya yardımcı olur.
Yer fıstığı ; yer fıstığı kan şekerine karşı etkilidir. Özellikle yer fıstığı ezmezi, kan şekerini düşürücü etkiye sahiptir. Bu tabi ki kaşık kaşık yiyeceksiniz anlamına gelmiyor. 1 çorba kaşığı yer fıstığı ezmesi 1 gün için yeterlidir.
Çay ; Yapılan araştırmalar siyah çayın kan şekerini düşürdüğünü ortaya çıkarmıştır. Ancak, günde 3 fincan siyah çay tüketmek gereklidir.
Süt ; Sütte bulunan yağ asitleri kan şekerini düşürücü özelliğe sahiptir. Her sabah ve akşam içilen bir bardak süt, kan şekerini düşürmekte en iyi yardımcıdır.